Bayramdan 4 gün önce yani Kadir Gecesi'nin gündüzünde ‘İstanbul Mushafı’nın tanıtım ve takdim merasimine davetli idik.

Davetlilerin mühim bir kısmı ilim ve sanat alanındaki çalışmalarıyla temayüz etmiş şahsiyetlerden oluşuyordu.

Cumhurbaşkanı'nın yakın çalışma arkadaşlarının ve siyasetçilerin de yoğun ilgi gösterdiği bu tanıtım merasimi, gerçekten görülmeye değerdi.

 *

Toplantıya giderken, ‘İstanbul Mushafı’na dair haberlerde geçen aktarımlardan başka neredeyse hiçbir bilgiye sahip değildik doğrusu.

Takdim yapılırken bunun neden böyle olduğunu da anlamış olduk zira muhatap kaldığımız çalışma alanında bir ilk ve kelimenin tam manasıyla eşi benzeri yok.

 *

Şunu en başından ifade etmem izin verin lütfen.

Bu müstesna esere dair bilgileri bu sütunun kaldırması imkân dâhilinde değil. Bunun için bir değil birçok yazı yazmak icap eder yahut bir dergide, kapsamlı bir bir değerlendirme ile bu çalışmanın hakkı verilebilir ancak...

Bu nedenle bendeniz, enteresan bulduğum birkaç hususa değinmek ile yetineceğim.

 *

“İstanbul Mushafı nedir?” diye sorulacak olursa, şöyle özet bir bilgi geçmek mümkün olur sanırım.

Bilindiği üzere hat sanatı tamamen İslâm medeniyetinin ürettiği bir sanat türüdür

Bu özelliği nedeniyle de kendi medeniyetimizin öz evladı bu sanata, hususi bir ihtimam göstermek gerektiği de her türlü izahtan vareste olsa gerektir.

 *

İstanbul Mushafı 10 ciltten müteşekkil…

Mushafta, Endülüs, Memluk, İlhanlı-Celayir, Türkmen dönemleri devri, Timur, Babür, Safevi ve Osmanlı'nın ilk ve son dönemlerinden bugüne kadar uzanan ekoller ve üsluplar özü itibariyle temsil edilmiş. 10 çeşit hat tarzı kullanılmış…

İstanbul Mushafı'nda 1001 farklı tasarımda durak, 14 farklı secde gülü ve aşr gülleri, 30 farklı cüz gülü, 120 hizip gülü ve 114 sure için ayrı tasarımlarda sure başlığı yer alıyor…

Bir nevi İslâm medeniyeti hülasası denebilecek bu eser için “eşi benzeri yok” tanımlaması boşuna değil elbet.

 *

Bu eserin ete kemiğe bürünmesinin vesilesi hattat Hüseyin Kutlu hoca…

Kaderin garip bir cilvesi olsa gerek hoca, covid 19 testinin pozitif çıkması münasebetiyle (yahut münasebetsizliği ile) takdim merasimine bizzat katılmadı. Fakat çekilen bir video ile bu eserin husule gelmesinin hikâyesini etraflıca anlatma imkânı da buldu.

 *

2015 yılında Sayın Cumhurbaşkanı’nın hattatlarla yaptığı bir toplantıda, yaratana sığınarak, öteden beri hayalini kurduğu bu projeden söz etmiş.

Projeyi hayli etkileyici bulan Sayın Cumhurbaşkanı, yapılacak olan çalışmayı himayelerine aldığını ve vakit geçirmeden bu kutsi vazifeye başlamalarını söylemiş.

 *

Hüseyin Kutlu hoca, yetiştirdiği hüsnühat talebeleri ile tezhip ve cilt gibi farklı alanlarda uzmanlardan oluşan 66 kişilik bir ekiple yıllardan beridir yaptığı çalışmanın nihayete erdirmek üzere.

Bu çalışma ile ilgili olarak beni en çok etkileyen hususlardan birisi, bütün İslam beldelerinden gül ağacı gibi nesnelerin getirilerek mushafın kâğıdı için yapılan hamura katıldığı bilgisi oldu. Sembolik de olsa ümmetin tüm renklerini yansıtmaya çalışan bu rikkatli yaklaşım, benim açımdan gerçekten de çok etkileyici bir ayrıntıydı…

 *

Başta da dedik, bu sütun İstanbul Mushafı’nı anlatmaya kifayet etmez.

‘Siz, en iyisi, bu hususla ilgili gelişmeleri takip etmekle yetinmeyip bizzat görmenin yollarını da arayın’ diye hararetle tavsiyede bulunabilirim ancak…

Yalnız şu var

Sayın Cumhurbaşkanı, Çamlıca Camiinden sonra bu Kur’an hizmetiyle tarihteki yerini şimdiden almış bulunmaktadır.

(İçerdiği mana itibariyle Ayasofya camiinin açılması hadisesini ayrı tutuyorum.)

 *

Allah, başta hamisi olmak üzere, emeği geçen herkesten razı olsun…