Bu ifade, geçen hafta AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a ait.

DEM/PKK’lı kimi eski milletvekillerinin ve bu örgüt taraftarlarının Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Türkiye’nin rakipleri olan ülke takımlarına verdikleri aleni destek neden oldu bu sözlerin sarf edilmesine…

İlk saldırı, 25 ve 26’ncı dönem HDP/PKK milletvekilliği yapmış olan Ferhat Encü’den geldi.

Aslında mahut örgüt mensuplarının bu ve benzeri Türkiye aleyhtarı girişimleri çok daha eskiye dayanır. Lakin Ferhat Encü’nün, Türkiye Portekiz maçı sonrasında X platformunda yayınladığı “biji Portikez” içerikli post, bardağı taşıran son damla oldu.

Düşünün, Türkiye’ye olan düşmanlığını açık etmekten âdeta zevk alan bu herif, bu ülkenin en mühim unsurlarından birisi olan Meclis’te milletvekilliği yapmış…

Şu an ise milletvekili emeklisi olarak, birçok vatandaşın rüyasında bile göremeyeceği miktarda maaş alıyor.

Yani terör örgütünün temsilcisi olarak bu millete ve bu memlekete yaptığı düşmanlığın karşılığında, ceza görmediği gibi ömür boyu emeklilik maaşı ile ödüllendiriliyor.

PKK’nın siyasal uzantısı olan ve artık isimlerini unuttuğumuz partilerde milletvekilliği, belediye başkanlığı ve meclis üyeliği yapmış binlerce, evet binlerce terör örgütü mensubu var.

Türkiye’deki yetkili organlar bu duruma müdahale etmek yerine kaygısızca seyretmekle yetiniyorlar maalesef...

Birçok kimse bu saçmalığın müsebbibi olarak hükûmeti görüyor ilginç bir biçimde.

Oysa bunun hükûmetle değil, doğrudan doğruya ‘yargı’ ile bir ilgisi var.

Hatırlayın, 2023 tarihindeki Cumhurbaşkanı ve milletvekilli seçiminde Yargıtay Başsavcılığının o günkü adı HDP olan PKK’nın siyasal uzantısına ödenecek hazine yardımına bloke konulması talebi Anayasa Mahkemesince reddedilmişti.

Bu ülkenin çıkarlarını korumakla mükellef olan en üst yargı organı, açık açık terör örgütünün uzantısı olduğunu söyleyen partiye devlet yardımı yapılmasını sağlamıştı.

Yani; “Al bu paraları, devleti yıkmak için kullan” denildi âdeta…

Dünyanın hiçbir yerinde buna benzer bir durum göremezsiniz!

En demokrat (!) geçinen Avrupa ülkelerinden tutun da ABD’ye varıncaya kadar hiçbir ülke böyle bir saçmalığa onay vermez.

Bırakın onay vermeyi ve devlet yardımı yapmayı, devleti ve milleti hedef alan bir terör örgütünün (bakınız DEAŞ) propagandasını yapan hatta yapmaya yeltenen herhangi bir basın organına bile hayat hakkı tanımaz!

Peki, nasıl oluyor da bu ülkeye ve bu millete olan düşmanlıklarını her vesile ile açık eden bu vatan haini örgütün siyasal uzantısı böyle bir ayrıcalığa sahip olabiliyor?

Bu nasıl bir özgürlük (?!) anlayışıdır Allah aşkına!

Ne yazıktır ki ilgililer ve sorumlular bu soruların cevabını vermek yerine polemiğe ve demagojiye başvurmayı tercih ediyorlar.

Öyle olmasaydı eğer anılan parti hazine yardımı almak bir yana şimdiye kadar çoktan kapatılmış olurdu.

Açık söylemek gerekirse bu ihanet şebekesini meşrulaştıran ve onları şımartan bu ülkedeki “meşru” organlar olmuştur hep.

İşte AYM’nin sözde “hak ve özgürlük” argümanıyla açtığı yol…

İşte CHP’nin hiç saklama ve gizleme gereği bile görmeden bu teröristlerle yaptığı ittifak…

İşte 5’inci kol vazifesi üstlenmiş bir kısım medyanın verdiği aleni destek…

Sahi, Sayın Cumhurbaşkanı’nı “Kansızlar!” sözcüğünü kullanacak kadar öfkelendiren bu saçmalık sizleri de öfkelendirmiyor mu?      

Sizler de “Yetti artık!” noktasına gelmediniz mi?

Sizi bilmem ama bölücülüğü ve ayrılıkçılığı zulümle ve silah zoruyla dayattıkları bölgenin bir evladı olarak, bu ihanet şebekesinin yaptıkları benim açımdan bıçağın kemiğe dayandığı noktadır!

Yetti artık!..