Ateşkes anlaşmasını bozan İsrail ordusu Gazze Şeridi’ne yeniden yoğun bir şekilde saldırı düzenlemeye başladı.

Havadan, karadan ve denizden gerçekleştirilen saldırılarda her gün çoğu kadın ve çocuk onlarca masum insan hayatını kaybediyor.

Geçen ayın başından bu yana insani yardım girmeyen Gazze Şeridi’nde açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan ve bombardıman altında yaşamaya çalışan insanların çektiği acılar ve sıkıntılar dayanılır gibi değil.

Bombardımanın şiddetinden metrelerce havaya fırlayan cesetler film sahnelerinden değil, gerçek hayattan ekranlara yansıyor.

Uluslararası hukuku hiçe sayan işgal güçleri dünyanın gözü önünde arka arkaya savaş suçu işlemekten çekinmiyor.

Ne yazık ki ufukta da saldırıların sona ereceğine dair herhangi bir belirti yok.

İslam dünyası Gazze Şeridi’ndeki katliamları seyretmekle ve kınamakla yetiniyor.

Müslümanlar bu kahredici çaresizliğin pençesinde kıvranırken âlimlerden İsrail’e karşı silahlı cihat çağrısı geldi.

Rahmetli Yusuf el-Karadavi’nin kurduğu, merkezi Doha’da bulunan ve Katar tarafından fonlanan Dünya Müslüman Âlimler Birliği, işgal altındaki Filistin topraklarında siyonist işgalcilere karşı silahlı cihadın gücü yeten her Müslüman’a farz olduğunu söyleyen bir fetva yayınladı.

Arap ve İslam ülkelerinin işgale karşı derhâl askerî müdahalede bulunmalarının dinîbir zorunluluk olduğunu, İsrail’in her yönden abluka altına alınması gerektiğini ifade etti.

İsrail ile her türlü normal ilişkinin haram olduğu belirtilen fetvada ABD’de yaşayan Müslüman topluluklardan Trump yönetimine baskı yapmaları talep edildi.

Filistin Âlimleri Birliği Başkanı Nevvaf Tekruri de sosyal medyada yayınladığı videoyla “asil Türk halkına” seslenerek Türklerden ve Türkiye’de yaşayan Araplardan İsrail ve ABD büyükelçilikleri ile konsolosluklarını kuşatma altına almalarını istedi.

Ne yazık ki bu tür çağrıların pratikte çok fazla bir karşılığı yok.

İşgal altındaki Filistin topraklarına cihada gitmek isteyenin karşısına ilk önce İsrail’e komşu ülkelerin askerleri çıkar.

ABD ve İsrail büyükelçiliklerini ve konsolosluklarını kuşatmaya gidenler ev sahibi ülkenin güvenlik güçleri tarafından engellenir.

Açıkça isim verilmese de fetvanın amacı Mısırlıları ve Ürdünlüleri harekete geçirmek.

Mısır ve Ürdün ordularının sınıra yönelecek grupları gerekirse silaha başvurup durduracağı ve sınırı geçmelerine izin vermeyeceği kesin.

Mısır sınırını bir şekilde geçip Gazze Şeridi’ne girecek Müslümanlar yanlarında hava savunma sistemleri mi götürecek?

Ayrıca çeşitli ülkelerden insanların varlığının Gazze Şeridi’ni istihbarat örgütlerinin cirit attığı bir yere dönüştüreceği ve bunun Filistin direnişinin aleyhine olacağı kesin.

Âlimlerin kendilerinin yapmadıkları bir şeyi istemelerinin de Müslümanlar üzerinde etkisi olmaz.

Dünya Müslüman Âlimler Birliği üyeleri geçenlerde İsrail ile birlikte Yunanistan’da tatbikata katılan Katar’ı isim vererek kınayabilirlerse, “asil Katar halkına” Doha’daki ABD Büyükelçiliği’ni ve El-Udeid Hava Üssü’nü kuşatmaları çağrısında bulunabilirlerse, eyleme katılarak Gazze Şeridi’ndeki katliam sona erinceye kadar kuşatmaya son verilmeyeceğini söyleyebilirlerse işte o zaman Müslümanlar âlimlerinfetvasına daha çok kulak verecektir.