Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin Ankara’ya yaptığı ziyaret ve iki ülke arasında imzalanan anlaşmalar Türkiye’de olduğu gibi Arap sokağında da gündem oldu ve konuşuldu.
Türkiye içinde ve dışında ziyaretten rahatsızlık duyanların, Ankara-Kahire yakınlaşmasını istemeyenlerin olması gayet normal.
Çünkü iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesinin ekonomi başta olmak üzere birçok alanda olumlu yansımaları olacak.
Ekonomideki iyileşmenin AK Parti’ye yarayacağını düşünenler, bunu doğrudan ifade edemedikleri için eleştirilerini başka gerekçelerin arkasına gizliyorlar.
Mısır Cumhurbaşkanı Ankara’ya gelirken Arap ülkeleri birbiri ardına yaptıkları açıklamalarla Kahire’ye destek mesajı veriyorlardı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze Şeridi ve Mısır arasındaki sınır boyunca uzanan Selahaddin (Philadelphia) Koridoru’ndan çekilmemesi ve sınırdan içeriye silah sokulmasına engel olması gerektiğini savunurken Mısır’ı suçlayıcı ifadeler kullanmıştı.
Arap ülkeleri gibi Türkiye de Netanyahu’nun Mısır’a yönelik iddialarının kabul edilemez olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Mısır’ın Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi ve milyonlarca Filistinliye yardım eli uzatılabilmesi için sürdürdüğü ara buluculuk çabalarının desteklendiği” ifade edildi.
Türkiye’nin Mısır’a verdiği destek önemli.
Mısırlı muhaliflerin Abdülfettah es-Sisi’ye yönelik düşüncelerinde herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen ziyaretten duydukları memnuniyeti dile getirmelerinin sebebi de bu.
Vatanını seven her Mısırlı -kimin iktidarda olduğuna bakılmaksızın- Ankara-Kahire yakınlaşmasının ülkesinin ve halkının yararına olduğunu bilir.
Diğer bir ifadeyle, Abdülfettah es-Sisi’ye düşmanlığı sebebiyle Mısır’ın millî güvenliğinin ve çıkarlarının aleyhine olacak bir şey istemez.
Mısır, Türkiye’yle deniz sınırı anlaşması imzalaması hâlinde Doğu Akdeniz’de 11 bin kilometrekareden fazla bir alan daha kazanacak.
Türkiye ve Mısır’ın iş birliği Libya’nın yeniden iç savaşa sürüklenmesini önlerken Sudan’daki yangının sönmesine ve Somali’nin toprak bütünlüğünün korunmasına katkıda bulunabilir.
Libya ve Sudan’ın Mısır’ın komşuları olduğu ve her iki ülkedeki istikrarsızlığın komşu ülkelere de yansıyacağı unutulmamalı.
Somali dosyası da Nil Nehri üzerine inşa ettiği baraj sebebiyle Mısır’la gerginlik yaşayan Etiyopya’yla bağlantılı.
Dünyanın ve bölgenin oldukça kritik bir süreçten geçtiği dönemde, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle (GKRY) ittifakın askerî açıdan Mısır’a pek bir şey kazandırmayacağı ortada.
Türkiye gibi büyük bir askerî güce ve adından dünya çapında söz ettiren savunma sanayisine sahip bir ülkenin müttefikliğinin ne kadar değerli olduğunu ise söylemeye gerek yok.
Mısırlı muhaliflerin ülkelerinin çıkarlarını gözeterek ziyaretle ilgili yaptıkları olumlu yorumlara karşılık Türkiye’de rahmetli Mursi ve askerî darbe kurbanları hatırlatılarak yapılan suçlamaların uluslararası ilişkilerde hiçbir anlamı yok.
Türkiye-Mısır ilişkileri ilelebet Arap Baharı sürecindeki olayların esiri olamaz ve Abdülfettah es-Sisi gibi liderlerle yönetilen her ülkeyle ilişki kesilecek olsa birkaç ülkeden başka dünyada ilişki kurabileceğimiz ülke kalmaz.