CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane mitinglerinin beşincisinde, toplantılarını görmeyen yayın gruplarına ilişkin boykot listesi açıkladı. Hızını alamadı, ertesi gün boykot listesini çeşitli markalarla genişletti. “Bir yanlışlık olmuş” diyerek ilk anons ettiği listeyi değiştirse de bir talebi vardı: “Saraçhane’yi göreni siz de görün, görmeyeni yerin dibine gömün.”
Boykot çağrısını “artık yok!”, “karşı kaldırımdan geçin”, “eve sokmayın” “sakın ha” vurgulamalarıyla uzun uzun anlattı. Konuşmasının yuhalamalarla kesilmesinden pek memnundu. “Kimi boykot edelim gençler?” türünden anketler bile yaptı.
Öncesinde uyardığı yayın kuruluşunu tehdit etti: “Yarınki canlı yayınlara kadar ona mühlet veriyorum. Bunları yarın düzeltirse düzeltir…”
Son noktayı koydu: “Bunları yerin dibine gömene kadar bize huzur yok”
Sivil toplum kuruluşundan hâllice
CHP, sivil toplum kuruluşundan hâllice bir görünümde. Hikâyesi sanki şöyle; kendi elitlerinin haklarını savunmak üzere bir sivil toplum örgütü iken partileşmek için yola çıkmış, ortada bir yerde mola vermiş, orayı çok sevdiği için yolun kalanını yürüyememiş, dolayısıyla tam partileşememiş. Bir STK’dan biraz fazlası, bir partiden biraz eksiği…
Yerel seçimde aldığı oylarla Türkiye’nin birinci partisi olduğunu iddia etse de tam partileşememekten kaynaklanan reflekslerinden bir türlü kurtulamıyor.
Siyasetin merkezindeki esaslı sorunlarla yeterince ilgilenmiyor, onlar için çözüm önerileri geliştirmiyor. Kolayına gelen konular üzerinden siyasetimsi adımlar atıyor, durumu idare ediyor.
CHP kimin yolunda?
İki boykotu hatırlayalım.
Gazze'de masum sivilleri ve bebekleri katleden İsrail'e karşı dünya çapında boykot eylemleri yapıldı. Boykotun amacı, Gazze'deki katliamlarına son vermesi için İsrail’e baskı yapmaktı. Duyarlı olanlar hâlen sürdürüyorlar.
28 Şubat döneminde ise demokrasimize, huzurumuza, memleketimizin değerlerine ve kaynaklarına kasteden cuntacılar fişlemeler yapmışlar, boykot kampanyaları düzenlemişlerdi.
CHP bugün, ülkenin markalarıyla kavga başlatıyor. ‘Onların markaları, bizim markalarımız’ ayrımı yapıyor. Onların markalarını gömmekten söz ediyor. Her akşam bu listeye yeni isimlerin ekleneceğini, vereceği internet adresinin takip edilmesini istiyor.
CHP şirketleri, markaları boykot etmeye çağırarak kime savaş açıyor, kimlerle hesaplaşıyor? CHP’nin, boykotla yapmak istediği tam olarak nedir? CHP’nin yaptığı, iki boykottan hangisine daha çok benziyor?
Ya bir de iktidar olursa?
Ana muhalefet partisinin politikalarını takip edenler, iktidara geldiğinde neler yapacağını kestirmeye çalışırlar.
Türkiye’nin en büyük partisi olma iddiası ile boykotun yan yana getirilmesi mümkün değil. Getirilse bile ortaya çıkan manzaranın ürkütücülüğü ortada.
CHP’nin “hayır” diye bağırmayı teklif etmek yerine, “evet” dememizi isteyeceği bir önerisi yok mudur? ‘Yıkmak’ yerine ‘inşa etmenin’ yollarını bulması gerekmiyor mu? Programında, gündeminde, isyana, direnişe, boykota çağırmanın dışında nesi var?
CHP, fanatik seçmeninin gönlünü mü yapmaya çalışıyor? Geniş kitlelere iktidarının fragmanını mı seyrettiriyor?
CHP iktidara gelse her akşam boykot listeleri mi yayınlayacak? İktidara gelmenin öz güveniyle listelerini nereye kadar genişletecek?