İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz önceki gün Golan Tepelerindeki üssü ziyareti sırasında yaptığı açıklamada Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı tehdit ederek, “Her sabah Şam’daki Başkanlık Sarayı’nda gözlerini açtığında İsrail ordusunun Hermon’un zirvesinden kendisini izlediğini görecek.” dedi.
İsrailli yetkililer her ne kadar bu şekilde üst perdeden konuşsalar ve tehditler savursalar da Baas rejiminin devrilmesinden bu yana asıl korkuyu kendileri yaşıyorlar.
İdlib’den çıkıp birkaç gün içinde Şam’ı ele geçiren mücahitlerin yetiştirdikleri gençlerle oluşturacakları yeni ordunun kapılarına dayanmasından endişe duyuyorlar.
Baas rejimi döneminde Suriye’den ve kokuşmuş ordusundan ciddi bir tehdidin gelmeyeceğinden emindiler.
Arap Baharı rüzgârları esmeye başlayıp devrim dalgası Suriye’ye ulaşınca rejimin devrilmesinden endişe duymaya başlamışlardı.
O korku nihayet gerçekleşti.
Rejimin devrilmesinden bu yana Suriye’ye bir dizi saldırı düzenleyen İsrail önceki gün Şam’da bir binayı İslami Cihad’ın karargâhı olduğu gerekçesiyle vurdu.
İsrail devrik rejim döneminde de Suriye’nin istediği bölgesine saldırı düzenleyebiliyor ve herhangi bir misillemeye maruz kalmıyordu.
Suriye hava sahasını kontrol eden Rusya, İsrail’in tüm saldırılarına yeşil ışık yakıyordu.
Şimdi Ankara ve Şam arasında imzalanacak bir ikili savunma ve güvenlik iş birliği anlaşmasıyla Türk ordusunun Suriye’de askerî üsler kurması ve Suriye hava sahasının Türkiye tarafından korunması gündemde.
Suriye hava sahası Türkiye tarafından korunursa İsrail’in keyfine göre Suriye’ye saldırı düzenleyemeyeceği kesin.
İsrail etrafındaki ülkelerin hiçbirinin güçlenmesini istemiyor.
Bu nedenle Suriye’nin bölünmesini ya da en azından iç karışıklıklarla boğuşan zayıf bir ülke olarak kalmasını arzu ediyor.
PKK/YPG/SDG’yi ve Dürzileri desteklemesinin sebebi de bu.
Dürzilerin dinî liderlerinden Hikmet el-Hicri’nin Şam’daki yönetime başkaldırısını bu bağlamda okumak gerek.
Mevcut Suriye hükûmetiyle aralarında herhangi bir anlaşma ya da görüş birliği olmadığını söyleyen El-Hicri, hükûmeti “aşırılıkla” suçladı.
“Mezhebe uygun” ne ise ona yöneleceklerini belirterek, “Ya var olacağız ya da yok olacağız.” dedi.
İsrail’in desteğiyle isyan bayrağı çekmeye hazırlanan Hikmet el-Hicri, Suriye’deki Dürzilerin tek dinî lideri değil.
Dürzilerin büyük bir kesimi Şam’daki yeni yönetimle anlaşmaktan ve Suriye’ye bağlı kalmaktan yana.
Son günlerde Dürzi nüfusun yoğun olduğu Süveyda ilinden Şam’a El-Hicri iç savaş çıkarmadan duruma müdahale edilmesi için çağrılar geliyor.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, önceki gün geçiş dönemi anayasası olarak uygulanacak anayasa bildirgesini imzaladı.
Aynı gün Hakan Fidan, Yaşar Güler ve İbrahim Kalın Şam’daydı.
SDG’nin siyasi kanadı “Suriye’nin gerçekliğiyle ve çeşitliliğiyle çeliştiği” gerekçesiyle bildirgeyi reddetti.
Bu açıklama, Mazlum Abdi’yle imzalanan anlaşmanın kâğıt üzerinde kalabileceğinin işareti.
Suriye’nin güvenlik ve istikrarını sağlamak, en önemlisi toprak bütünlüğünü koruyabilmek için Türkiye’nin askerî desteğine ihtiyacı var.
Türk heyetinin Suriyeli muhataplarıyla görüşmelerinde muhtemelen bu yönde atılacak adımlar ele alındı.
Ziyaretin yansımalarını ileriki günlerde göreceğiz.