Suriye’de devrik Esed rejimi askerlerinden bir grubun, güvenlik görevlilerine pusu kurarak onlarcasını öldürmesi üzerine başlayan olaylar sıradan terör eylemleri olarak değerlendirilemez.

Cuma gecesi yaşananlar Suriye’de devrimcilerin kurduğu yönetime karşı planlı darbe girişiminden başka bir şey değil.

İşin içinde rejim kalıntılarıyla birlikte İsrail, İran, PKK/YPG/SDG ve Dürzilerden bir grup var.

Suriye halkı o gece hain girişime güçlü bir şekilde karşılık vermeseydi bölücü terör örgütü ve diğerleri de harekete geçecekti.

Devrimcilerin aynı anda birkaç cephede savaşamayacaklarını zannediyorlardı.

Türk ordusunun Suriye’ye ek kuvvet göndermesi ve terör örgütüne hava saldırıları düzenlemesi, İdlib başta olmak üzere birçok ilden devrimcilerin olayların yaşandığı bölgeye akın etmesi ve halkın hükûmete desteğini göstermek için meydanlara çıkması planı bozdu.

Gecenin ilk saatlerinde rejim kalıntılarının onlarca askeri ve polisi öldürmesine sevinerek direniş ve zafer naraları atanlar, sabaha doğru hain girişimin bastırıldığını anlayınca “Alevi katliamı yapılıyor” diye bağırmaya başladılar.

Bu nedenle birçok kişi yaşananları 15 Temmuz darbe girişiminin engellenmesine benzetiyor.

Darbe girişimi başarısız olunca mezhep çatışması çıkarıp uluslararası toplumu ve yabancı güçleri Suriye’ye müdahaleye davet planını devreye soktular.

“Devrik rejimi yeniden ayağa kaldıramıyorsak en azından Suriye’yi bölelim ki bir kısmı bizim olsun” düşüncesindeler.

Sivil kıyafetlerle halkın arasına karışarak ve mahalle aralarından ateş açarak ordunun ve güvenlik güçlerinin karşı saldırısında siviller hedef alınıyormuş algısı oluşturmak istiyorlar.

İnternetten alınan katliam fotoğrafları ve Hindistan’daki bir kafa kesme olayının videosu gibi yığınla asılsız haber, fotoğraf ve video sosyal medyada dolaşıma sokuldu.

İsrail’in ve devrik rejimin gerçekleştirdiği katliamların görsellerini bile “Aleviler öldürülüyor” diye paylaştılar.

İran’ın tüm proxy örgütleri ve siyasi Aleviciler de bu kirli kampanyaya destek veriyorlar.

Sünnileri Nusayrilere karşı kışkırtmak için sinir uçlarına dokunuyorlar.

Nusayri aktivistlerin, olaylar sırasında öldürülen Nusayrilerden birçoğunun rejim karşıtı olduğu ve yeni yönetime olumlu baktıkları için rejim kalıntıları tarafından tasfiye edildikleri yönündeki iddiası araştırmaya değer.

Suriye ordusu ve güvenlik güçleri bir yandan devrik rejim kalıntılarıyla savaşırken diğer yandan pusuya düşürülüp öldürülen güvenlik görevlilerinin ailelerini ve öfkeli halkı sakinleştirmeye çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara yaşananlarla ilgili konuşmasında rejim kalıntılarına seslenerek teslim olmaları için çağrıda bulundu ve “Bizim kan dökme gibi bir niyetimiz yok ancak savaşırsak sizin gibi şerefsizce değil, şerefimizle savaşırız.” dedi.

Suriye’de zamanı geriye döndürmeye çalışanlar için -Allah’ın izniyle- başarı şansı yok.

Baas rejimini devirip 60 yıl sonra özgürlüğe kavuşan Suriyeliler, devrimi ve kazanımlarını ölümüne koruma niyetindeler.

Lazkiye ve Humus’taki Nusayri kanaat önderleri yayınladıkları bildirilerle Suriye’ye ve Şam’daki yeni yönetime bağlı olduklarını açıkladılar.

Uluslararası konjonktür de dışarıdan bir müdahaleyi neredeyse imkânsız kılıyor.