Yaşadığımız bu topraklar onlarca medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle bu coğrafyada olağanüstülükler bitmez. Her medeniyet bize binlerce eser, derin hatıralar, büyük tecrübeler bırakmıştır. Aslında ülkemizin en büyük mirası da bu medeniyetlerden bize kalanlardır. Tarihin her döneminde bu coğrafyada olaylar dünya çapında olmuştur. Dünya mirası bu topraklarla, dünya da yaşayan hemen herkesin bir bağı vardır.
Örneğin Şanlıurfa, Diyarbakır peygamberler şehridir. Bu mekânlar ilahi vahye muhatap olmuş yerlerdir. Bu diyarlarda Hz. İbrahim’in yanı sıra Nemrutlar da yaşamıştır. Gönüllerimiz hep İbrahim’den yana olmuştur ama Nemrut’un da mekânının burası olduğunu unutmayalım. Yani Hz. İbrahim’le, Hz. Musa ile Hz. Muhammed’le (sas) beraber bu coğrafyada Firavunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller de var oldu. Bu günde putları kıran İbrahim’leri ateşe atmak için canla başla çalışan Nemrutlar kol geziyor. Hak ile batıl mücadelesi devam ediyor.
Habil ile Kabil’in geleneği sürüyor. Anadolu’nun da içinde bulunduğu coğrafya dünyanın gündemini belirliyor. Burada dünya her gün yeniden kuruluyor. Burada ya olursunuz ya da yok olursusunuz. O nedenle de bu açıdan bakılınca Osmanlının 600 yıllık hükümranlığı daha da büyük önem arz ediyor. Osmanlı Arşivlerinde yaklaşık 100 milyon belge ibret alalım, ders çıkaralım diye unuttuğumuz İslam alfabesinden Latin alfabesine çevrilmeyi bekliyor.
Yaşadığımız olaylara biraz da bu perspektiften bakmakta fayda var. 1000 yıldır bu coğrafyanın hakim gücü olarak nerede hata yaptık diye düşünme vaktidir. Adalet ve merhamet medeniyetinin temsilcileri olarak hangi açıkları verdik ki, bizim yerimizi başkaları doldurmaya çalışıyor.
Bu coğrafyayı vatan yapan büyük millet merkezde bulunmanın getirdiği sorumlulukla dünyanın her yerindeki meselelere duyarlık göstermiştir. Dünya mazlumlarına el uzatılırken emperyal hedefler gütmemiştir. Dünyanın bütün yoksul bölgelerinde Türkiye’nin merhamet elini TİKA, Kızılay ve adını saymakla bitiremeyeceğimiz kuruluşlarla görmek mümkün. Çağdaş Firavunların, nemrutların, Ebu Cehillerin kesmek istedikleri bu merhamet elidir.
Siz herkese duyarlı davranırken herkesin de size duyarlı davranmasını beklersiniz. Ancak yeni yüzyılın egemenleri için dünya sömürülmesi gereken bir alandır. Burada hakka ve adalete yer yoktur. Sizin sıkıntılarınız onların sevincini artırır. Ya hakikatler karşısında üç maymunu oynarlar ya da hakikatin küçük bir parçasını alır magazinleştirir, işin özünü kaybettirir, meselenin doğru anlaşılmasını engellerler.
Bütün mesele kendimize gelmekten geçiyor. Firavunlar, nemrutlar, Ebu Cehiller bizi niye dikkate almıyorlar diye hayıflanmak yerine, her gün yeni bir Bismillah’la güne başlayıp dünden daha çok çalışırsak kısa zamanda deccalların putlarını deviririz inşallah. …Ve sonunda herkesin barış içinde yaşayacağı yeni adaletli bir dünya kurulur…