ABD-İsrail ilişkileri, Trump döneminde koşulsuz ve sınırsız bir destek anlayışından, koşullu ve eleştirel bir ilişki modeline doğru evriliyor.
Nitekim İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Beyaz Saray’a yaptığı son ziyarette, Trump’ın İsrail’e karşı oldukça eleştirel bir tutum sergilediği ve açık bir çek vermekten kaçındığı açıkça ortaya çıktı.
Bu durum şaşırtıcı değildir. Zira Trump yönetimi, yalnızca İsrail ile değil, dünya genelindeki tüm ilişkilerini “resetleme” ve yeniden yapılandırma çabası içerisindedir. Böyle bir politika çizgisi içerisinde, ABD’nin İsrail ile ilişkilerinin de aynı şekilde kalmayacağı ortadadır.
Sanılanın aksine, ABD-İsrail ilişkilerinde siyonist lobinin ABD’ye hâkim olduğu asimetrik bir ilişki yoktur. Aksine, ABD’nin ulusal çıkarlarının belirleyici olduğu ve İsrail’in dezavantajlı olduğu asimetrik bir ilişki mevcuttur.
Trump’ın İsrail politikasına bakıldığında, birçok alanda iki taraf arasında anlaşmazlıkların ortaya çıktığı görülmektedir. Trump, bu anlaşmazlıkları aşmak için ABD’nin askerî, diplomatik ve ekonomik alanda İsrail’e verdiği desteği gerektiğinde bir sopa olarak kullanmaktan çekinmeyeceğini ortaya koymuştur.
ABD’nin İsrail’e verdiği bu destek artık otomatik bir destekten ziyade, görünür bir şekilde pazarlıkla şekillenen bir sürece evrilmiştir.
İlk olarak, İran’ın nükleer programı konusunda iki lider arasında belirgin bir görüş ayrılığı mevcuttur. Netanyahu, askerî bir çözümden yana tavır alırken Trump, ABD’yi Orta Doğu’daki savaşlardan uzak tutmayı ve bölgedeki varlığını azaltmayı amaçlamaktadır.
Bu nedenle, diplomatik müzakerelere öncelik veren bir politika izlemektedir. Netanyahu’nun bu yaklaşıma karşı duyduğu rahatsızlık, iki lider arasındaki görüşmelerde beden diline de yansımıştır.
İkinci olarak, ABD’nin İsrail’e uyguladığı %17 oranındaki gümrük tarifesi de başka bir anlaşmazlık alanı olmuştur. Görüşme öncesi basına sızdırılan haberlerde, İsrail’in ABD ile yaptığı ticari anlaşmalara sadık kalmadığı ve ABD’nin güvenini kötüye kullandığı iddia edilmiştir.
Konuyla ilgili bir gazetecinin sorduğu “Vergiler kaldırılacak mı?” sorusuna Trump, “Belki kaldırırım, belki kaldırmam.” şeklinde yanıt vererek belirsizliğini korumuştur. Ardından Trump’ın, Netanyahu’ya dönerek “Zaten biz İsrail’e yıllık 4 milyar dolar yardım yapıyoruz” demesi, bu konuda da İsrail’e açık bir çek vermeyeceğini ve ilişkilerin artık çıkar temelli yürütüldüğünü net bir şekilde ortaya koymuştur.
Netanyahu’nun Türkiye ile ilgili şikâyetleri üzerine Trump’ın, “Sen de makul olmalısın. Aranızı bulabilirim ama sen de makul olmalısın.” diyerek parmağını sallaması ise çok dikkati çekici bir başka tavır değişikliğidir. Bu tavır, Trump’ın Suriye meselesinde de İsrail’in her politikasına koşulsuz destek vermeyeceğini ve bölgede Türkiye’nin kuracağı düzene sıcak baktığını göstermektedir.
Trump’ın bu tercihi, ABD’nin Suriye’den asker çekme kararıyla da doğrudan ilişkilidir. Zira Trump, bu geri çekilme sonrası ABD’nin yeni müdahalelere gerek duymadan bu bölgede istikrar sağlayabilecek yegâne aktörün Türkiye olduğunu bilmektedir.
Ayrıca Gazze Savaşı hakkında yaptığı açıklamalar, Trump’ın savaşın uzun vadeli devam etmesini istemediğini ve bu konuda da İsrail’e sınırsız destek vermeyeceğini göstermektedir.
Tüm bu gelişmeler, Trump’ın dış politikadaki genel yaklaşımıyla örtüşmektedir. “Önce Amerika (America First)” sloganıyla yola çıkan Trump, ABD’nin beleşçi müttefiklerini artık sırtında taşımayı kabul etmeyeceğini defalarca dile getirmiştir.
NATO’daki Avrupalı müttefiklerine yaptığı baskılar, Güney Kore ve Japonya’dan daha fazla savunma katkısı istemesi gibi adımlar, bu politikanın İsrail’e de uygulanabileceğini göstermektedir.
Sonuç olarak, Trump döneminde ABD-İsrail ilişkileri geleneksel bağlardan sıyrılarak alışılmışın dışında bir yapıya bürünmüştür.
Koşulsuz destek anlayışının yerini, daha fazla çıkar gözeten, pazarlıkçı ve gerektiğinde eleştirel bir ilişki modeli almıştır.
Bu, İsrail tarafında hayal kırıklığına yol açarken aynı zamanda ABD’nin geleneksel ittifaklarını bile stratejik çıkarlar doğrultusunda yeniden tanımladığını ve sorguladığını açıkça göstermektedir.