Her geçen gün daha sert demeçlerle ve daha sert gümrük vergi tarifesi artışlarıyla dünya ekonomik anlamda da savrulmaya devam ediyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki uçurum her an biraz daha derinleşerek kendini göstermeyi sürdürüyor.
Dünyanın en güçlü ekonomisi olarak yerini sabit tutmaya çalışan ABD, Çin’in kendisini geçecek olmasına müsaade etmek istemiyor.
Ama bu, kişilerin iki dudağı arasında olan bir durum olmadığı için söz konusu periyotta güçlü olan yol alacak, gücü olmayan ise yolda kalacaktır.
Sürecin nereye doğru gideceğini hep birlikte göreceğiz ve ona göre ülkemiz de bir hareket alanı belirleyecektir.
Hareket alanı belirlenirken gerek iç dinamiklerimizin gerekse de dış dinamiklerimizin son derece iyi bilinmesi ve alanın bilinen gerçek çerçevesinde oluşturulması gerekmektedir.
Burada hangi taraf daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecekse taraf olarak ona yakın durmanın faydasını süreç tamamlandıktan sonra görmek pekâlâ mümkün olacaktır.
Durum bu hâle geldiğinde ülke olarak duracağımız yeri iyi belirleyebilirsek önümüzün açılacağını bugünden görmek bilinen bir gerçek olacaktır.
Ama bunun tam tersi bir durum vuku bulursa ve duracağımız yeri iyi belirleyemezsek bırakın önümüzün açılmasını, olduğumuz yerden ayağa kalkmak bile mümkün olmayacaktır.
Ayrıca ihracat yapan işletmelerimizin dinamik bir yapı içerisinde hareket etmeleri bu sürecin bizim tarafımıza dönmesinde belki de en belirleyici ikinci faktör olacaktır.
Her iki faktörün yanı sıra uluslararası piyasalarda enerji fiyatlarının geri çekilme sürecinin başlaması da ülkemiz için itici bir güç oluşturmaktadır.
Enerji fiyatları bu şekilde düşmeye devam ederse cari açığımızın da azaldığını görebileceğimizi belirtmekte ayrıca fayda vardır.
Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler için cari açık problemi can yakıcı bir sorun olması nedeniyle bu problemin ortadan kaldırılması ciddi anlamda ülkemizin yol almasına vesile olacaktır.
Tabii bu olumlu durumların yanında bazı olumsuzluklar da yok değildir. Bu hafta başı itibarıyla Merkez Bankası döviz rezervleri son 7 aylık periyodun en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir.
Göstergeler bu şekilde iken bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasalarında çok ama çok dikkatli olmak zorundayız.
Çünkü döviz rezervleri bu üç alanı yakından ilgilendiren bir konu olarak karşımızda durmaktadır.
Güçlü bir bankacılık sektörü oluşturamazsak esen en ufak rüzgârda dağılır, ardından da yok oluruz.
Bankacılık sektörü reel sektörü finanse eden bir konumda olması hasebiyle çok ama çok önemli bir konumdadır.
Bankacılığın yanında sigorta şirketlerimizin de güçlü bir şekilde ayakta durması, varlıkların devamlılığı bakımından son derece hayati öneme sahiptir.
Sermaye piyasalarının ise yatırımların güçlü bir şekilde ayakta durması açısından önemi en üst seviyede olduğu için bu piyasaların da sağlam bir şekilde yoluna devam etmesi gerekmektedir.
Bu anlamda ülkemizin makroekonomik görünümünün dünya ile aynı paralelde olması söz konusu süreci başarı ile atlatabilmek açısından önemlidir.