Türkiye “ata tohumları” konusunda bir fetret devri yaşamıştı. Hatta bu sürece ihanet ve çöküş dönemi diyen uzmanlarımız bile çıkar.
Dünyanın en fazla endemik bitkiye sahip coğrafyasında son yüzyıl “talanlarla” geçti.
Bir ülke düşünün… Kıta özelliklerine sahip endemik çeşitlilik barındırsın. İşte bu coğrafyanın adı Türkiye; bereketli Anadolu toprakları.
Tarım ve Orman Bakanlığı kaynaklarından öğrendiğimiz kadarıyla Türkiye, biyolojik çeşitlilik bakımından âdeta bir kıta özelliği gösteriyor. Avrupa kıtasında yaklaşık 12 bin bitki türü bulunuyor. Türkiye’de ise yaklaşık 4 bini bu coğrafyaya has (endemik) olmak üzere toplam 12 bin bitki türü bulunuyor. Zenginliğe bakar mısınız! Ancak bunun değerini bugüne kadar bilemedik.
Dedik ya bugüne kadar bilerek veya bilmeyerek birileri ülkemizin eşsiz kaynaklarının talan edilmesine göz yumdu, müsaade etti, üç maymunu oynadı.
Tohumlarımız çalındı; Rusya’ya götürüldü, Hollanda’ya götürüldü, Kanada’ya götürüldü, Amerika’ya götürüldü…
Ta ki 2009 yılına kadar. Biri çıktı ve bu talana son verdi. Dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’den bahsediyorum. Dünyanın en büyük ve en zengin üçüncü tohum bankasını Türkiye’ye kazandırdı. Yetmedi, “ata tohumu” konusunda ilk bilinçlenme süreci bu dönemde başladı.
2009'lu yıllarda hız kazanan "koruma" ve "bilinçlenme" süreciyle birlikte bugüne kadar toplam 115 bin 348 tohum örneği koruma altına alınmış durumda.
Derken geldik bugünlere…
Bugün Tarım ve Orman Bakanlığı koltuğunda İbrahim Yumaklı oturuyor. Yumaklı da boş durmadı ve Eker’in yaptıklarına ilave hizmetlerde bulundu. Son örnek, ata tohumu projesinin tabana yayılması oldu. Tescil süreci tamamlanan ata tohumları bundan böyle Tarım Kredi marketlerinde satışa sunulacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde 2017 yılında başlatılan “Mirasımız Yerel Tohum” projesi kapsamında, bugüne kadar Anadolu'nun farklı köşelerinden 1000'e yakın ata tohumu, yerel tohum toplanmış ve koruma altına alınmış. Tarım ve Orman Bakanlığı da toplanan bu tohumların tescili, analizi ve diğer hususlarıyla ilgileniyor. “Mirasımız Yerel Tohum” projesi kapsamında 37 ata tohumu tescil edilerek koruma altına alınmış. Şimdi bu tohumlar Türkiye’nin dört bir köşesinde toprakla buluşacak, yeniden hayat bulacak.
Bakan Yumaklı’nın ifadelerinde bir müjde daha var. Türkiye’nin tescil edilmiş ata tohumu sayısı 2025 yılı sonu itibarıyla 49’a çıkıyor. “Yetmez ama evet” denilebilecek gelişmeler! Umarım kısa zaman diliminde daha büyük sayılara ulaşırız.
Bakan Yumaklı’nın açıklamalarına göre, Türkiye artık tohumculukta dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi durumunda. Türk tohumları 100’den fazla ülkeye ihraç ediliyor.
Evet… Türkiye, dünyanın en büyük 3. tohum gen bankasına sahip olmanın gururunu yaşayabilir. Ankara’da bulunan “Türkiye Tohum Gen Bankası”nda muhafaza altına alınan sadece tohumlar değil; Türkiye’nin gen haritaları, eşsiz hazinelerimiz de korunmuş oluyor.
Bu kadim coğrafyanın kutsal topraklarını korumanın en etkili yolu, tohum ve gen bankasına sık sıkıya sahip çıkmaktan geçiyor. Bu açıdan “ata tohumu” çalışmalarını çok önemsiyorum. Emeği geçen her kim varsa tebrik ediyorum.
Atama müjdesi ne zaman gelecek?
Türkiye’de tarım ve gıda sektörlerinde yetişmiş eleman sıkıntısı yaşanıyor. Buna karşın okullarından mezun olmuş binlerce gıda mühendisi, ziraat mühendisi, veteriner hekim atama bekliyor, hizmet için yanıp tutuşuyor.
Enerji dolu gençlerin gözü kulağı Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’da. Ancak eğitim ordusuna katılabilmek adına Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarını da can kulağıyla dinliyorlar. Tabii ki Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “maliyet” engeline takılmadan!
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’dan ilk açıklama geldi. Bazı mecraların “müjde” olarak duyurduğu istihdam hamlesi yukarıda zikrettiğim üç alandan mezun olan gençleri pek memnun etmişe benzemiyor!
Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki 8 bin 500 kişilik yeni istihdam listesi; 3 bin 105 yangın işçisi, 3 bin 477 destek personeli ve sadece 150 mühendisten oluşuyor. Genç mühendislerimiz bu istihdam hamlesini “hayal kırıklığı” olarak yorumluyor.
Ne diyelim, elçiye zeval olmaz!