Türk mutfağında güzel gelişmeler yaşanıyor. Türk mutfağının korunması ve geliştirilmesiyle ilgili müjdeli haberler alıyoruz. Dünya, Türk mutfağının kombine beslenme şeklini keşfetmeye başladı. Türk yemeklerinin üretiminde mevsim mahsulleri dikkate alınır, pişirme usulleri özeldir, kullanılan aletler itinayla seçilir. Türk yemekleri fayda merkezli üretilir; ham madde hazırlığı itina ister, uyumludur, sağlıklıdır, lezzetlidir…
Geride kalan yüzyılda kısa bir fetret dönemi yaşasa da dünya ölçeğinde müstesna bir yere sahip olan Türk mutfağı, çalışkan ve sorumlu yöneticiler sayesinde, bu işe ömrünü adamış sektör temsilcileri eliyle hak ettiği şöhrete tekrar kavuşuyor.
Özetle Türk mutfak lezzetleri dünyayı fethetmeye devam ediyor.
Bu alanda iki türlü çalışma yürütülüyor; birisi gastronomi alanında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ligi’nde yer almak, diğeri ise “coğrafi işaret tescilli” ürünlerin sayısını artırmak.
Her ikisi de önemli, her ikisi de Türkiye için ve Türk mutfağı için çok kıymetli.
Öncelikle Avrupa Birliği (AB) coğrafi işaret tescilli ürünlerimizden kısaca bahsetmek istiyorum.
Gizli bir lezzet hazinesinin üzerinde oturan Türkiye’nin yöresel özellik taşıyan ürünlerinin uluslararası alanda korunabilmesi için coğrafi işaret tescili çok ama çok önemli. Türkiye şu ana kadar AB coğrafi işaret tescilli ürün sayısını 31’e çıkartabilmiş durumda. Türkiye'nin 19 vilayetinin, coğrafi işaret tescili almış ürünü bulunuyor. İlk sırada ise 5 tescilli ürünle Aydın ilimiz yer alıyor. 3’er ürünle Bursa ve Gaziantep illerimiz, 2’şer ürünle de Balıkesir, Muğla, Çanakkale ve Kahramanmaraş illerimiz takip ediyor. Coğrafi işaretli ürüne sahip diğer illerimiz ise Manisa, Osmaniye, Bingöl, Malatya, Giresun, Antakya, Kastamonu, Şanlıurfa, Ankara, Karabük, Konya ve Mersin olarak sıralanıyor. Hâlen AB tescil süreci devam eden 78 coğrafi işaretli ürünümüz olduğunu da hatırlatmak isterim.
Ve UNESCO’nun gastronomi şehri projesi…
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO)'nun gastronomi alanında “Yaratıcı Şehirler Listesi”ne giren illerimiz ve lezzetlerimizi ele alacağım.
UNESCO şemsiyesi altında 2004 yılından beri faaliyet gösteren "Yaratıcı Şehirler Ağı Programı" (Creative Cities Network) kapsamında Türkiye’den çok sayıda il ve bu illere ait özel lezzetler önce tanındı, sonra da koruma altına alınmış oldu.
Gastronomi alanında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ulusal Listesi’ne ilk giren şehrimiz 2015 yılında Gaziantep oldu. Bu ilimizi 2017’de Hatay, 2019’da Afyonkarahisar takip etti. Daha sonra 2021 yılında Adana, Balıkesir, Diyarbakır, Kayseri ve Konya illerimiz bu listeye girme başarısını gösterdi. Türkiye’nin lezzetleri o kadar zengin ki! Bu anlamda UNESCO lezzet yolculuğumuz devam etti ve 2023 yılında Nevşehir ile Tokat illerimiz bu lige giriş yaptı. Son olarak ise geçtiğimiz günlerde Erzurum ilimizin gastronomi alanında UNESCO Yaratıcı Şehirler Listesi’ne girdiği açıklandı.
UNESCO Türkiye Millî Komisyonu öncülüğünde yapılan çalışmalar neticesinde Erzurum ilimiz gastronomi alanında "Yaratıcı Şehirler Ağı Ulusal Listesi"ne girmeyi başardı. Bu anlamda emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen bu konuda hayli emek sarf etti ve Erzurum’u böylesine önemli bir lige dâhil ederek emeğinin karşılığını da almış oldu.
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum'un gastronomi alanında UNESCO'nun "Yaratıcı Şehirler Ağı Ulusal Listesi"ne girmesiyle, kentteki asırlık yemeklerin tescillendiğini ifade ediyor. Ne kadar gurur duysa az!
Erzurum, kadim bir medeniyetin güçlü temsilcisi olarak bugün Türkiye’ye ve insanlığa birçok konuda öncülük ediyor. Bunların başında da köklü ve zengin mutfak kültürü geliyor. İşte Sekmen Başkan bu konuyu gururla paylaşıyor ve şu ifadeleri kullanıyor:
“Köklü ve zengin mutfak kültürünü korumak, geliştirmek ve dünya çapında tanıtmak için gastronomi alanında önemli projeler hayata geçiriyoruz. Şehrimiz UNESCO Yaratıcı Şehirler Ulusal Listesi'ne 'Gastronomi şehri Erzurum' olarak dâhil edilmiştir. Bu gurur verici gelişme Erzurum'un eşsiz lezzetlerinin uluslararası düzeyde tescillendiğinin göstergesidir.”
Erzurum denince akla cağ kebabı, kadayıf dolması, ayran aşı geliyorsa bu iş tamamdır demektir. Mehmet Sekmen’in de dediği gibi Erzurum, tarihi kadar eski olan zengin sofra kültürünü dünya ile buluşturmanın haklı gururunu yaşayabilir.
Darısı diğer illerimizin başına!.. Mutfak kültürü anlamında o kadar zengin illerimiz var ki bunların hâlâ bu lige dâhil edilmemiş olması şaşırtıcı! Örneğin Kastamonu, Van, Kütahya, Kars, Bursa, Elazığ… Belki çok iddialı gelecek ama bu illerimizin mutfak çeşitliliği/zenginliği listeye girme başarısı gösteren illerimizden fazladır eksik değildir!
Umarım en kısa zamanda bu illerimiz için de kapsamlı çalışmalar yapılır ve UNESCO Türkiye Millî Komisyonu öncülüğünde gerekli başvurular yapılır.