Başörtülü bürokrat görünce kırmızı görmüş boğa gibi saldırırlar.

İmam hatipli, ilahiyatçı görünce de öyle.

Dünya çapında başarılara imza atan sporcuların başörtülü analarına etmedik hakaret bırakmazlar.

Ülkeyi kendileri kurmuş, Müslümanlar bu ülkeye sonradan gelmiş gibi hareket ederler.

Böyle hareket etmelerinin asıl sebebini biliyoruz.

İslam dinini bu topraklardan tamamen çıkararak gayri İslami bir düzen kurmak istediler.

Epey bir mesafe de katettiler.

Halkımızın önemli bir kısmını dönüştürmeyi başardılar.

Daha önce de dile getirmiştim

Allah selamet versin; “Eğitim müfredatı CHP’ye militan yetiştiriyor.” diyen Atilla Yayla’nın haklılığı devam ediyor.

Müfredatta yapılan köklü değişiklikler takdiri hak ediyor olsa da bunlar yeterli değil.

Geminin motorunu rektefe edelim de öteki aksayan yanları da tamir etmeyi bilelim.

Bir de gemidekiler var…

Onlara yaranmaya, onlar gibi görünmeye çalışan; onların hakaretlerini sineye çeken ve her şeyi hükûmetten bekleyen Müslümanlar… Bunların derdi ne?

Bu soru önemli!

Bakın en son ne oldu?

TCMB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hatice Karahan’a başörtüsü yüzünden hakaretler ettiler…

Cahil dediler, Kezban dediler, hizmetli bile olamaz dediler.

Onların bu hakaretlerine Müslümanlar olarak ne dedik?

Ne diyeceğiz? Görmezden, duymazdan geldik.

Buna benzer bir feryadım olmuştu bir ara…

Kardeşimizin biri de yorum yapmıştı:

“Biz de onlar gibi çirkef mi olalım?”

Hayır tabii ki. Onlar evimizi yakmaya gelirse biz de onların evini yakmaya gitmeyeceğiz.

Lakin onların yaptığı da yanına kâr kalmamalı.

Onların anlayacağı dilden kendi insanımıza sahip çıkacağız.

Savcımızı makamında şehit eden katillerine bile sahip çıktılar ya! Ötesi var mı?

Var!

En yakınındakilerin itirafına “iftira” diyerek hırsızlarına sahip çıkıyorlar.

Yetmiyor; senin başörtülüne hakaret ediyorlar her fırsatta.

Sen ne yapıyorsun?

HİÇ!

Onlardan birine bir Müslüman yanlış yapsa Müslüman’a haddinin bildirirken “dilli şeytan” oluyorsun, onlar sana hakaret ederken “dilsiz şeytan”

Müslümanlardan birisi hırsızlık yapsa “Ben haksızlık karşısında susmam arkadaş” deyip veryansın ediyorsun.

Ama onların hırsızlıklarına bile kılıf buluyorsun.

Hatta onların diliyle konuşup yargının operasyonuna “siyasi” diyecek kadar ileri gidiyorsun.

Çocukları Amerika menşeili müfredat bozuyor, seni de karşı tarafa yaranma hastalığı…

Ne zaman geleceksin kendine?

Ne zaman doğrunun yanında yer alıp yanlışın karşısında Hz. Ömer’in tebaası gibi olacaksın.

Hz. Ömer’in karşısında kılıcını havaya kaldıran Müslümanlar o kılıçlarla önce nefislerine, sonra düşmana haddini bildirdiler.

Sen ne yaptın?

Doğrucu Davut kesildin başımıza ve sadece kendi insanına saldırdın; “adaletsiz şeytan” gibi…

Senden güç alanlar da senin başörtülüne saldırdılar ve tüm değerlerine…

Farkında mısın?

Seni öldürmeye gelenle bir olup kardeşini öldürüyorsun…