Türkiye’de gıda, tarım ve hayvancılık sektörleri gelişmeye devam ediyor. Arada sekmeler olsa da sekteye uğratacak yol kazaları yaşansa da düştüğümüz yerden kalkmasını biliyoruz. Daha açık ifadeyle tarım ve hayvancılık kültürümüz, üretim genlerimiz hâlâ kaybolmamış. Yeniden şaha kalkmak için, daha çok üretmek için, dünyayı beslemek için sadece küçük dokunuşlara ihtiyaç duyuluyor.
İşte o dokunuşlar da son iki yıldır bihakkın yapıldı/yapılıyor… Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın ciddi gayretleri var; ekibinin inanmışlığı ve sadakati sayesinde Türkiye gıda, tarım ve hayvancılık alanında yeni destanlar yazabilir.
Bunun ilk işaretlerini almaya başladık bile…
Tereyağı krizi yaşayan Avrupa bölgesi Türkiye’den tereyağı talep ediyor. İç pazarda dengeleri sarsmadan iyi bir ihracat fırsatı yakaladığımızı düşünmek mümkün. Ayrıca, Türk doğallığı ve lezzetinin Avrupalılar tarafından tadılması ve keşfedilmesi yeni ihracat kapılarının açılmasına katkı sağlayacaktır. Bir de şu “çiğ süt” açmazını çözüme kavuşturmuş olsak; süt üreticisi ile sanayici arasındaki buzları bir eritebilsek önümüz tamamen açık demektir!
Amerika Birleşik Devletleri ise yumurta kriziyle boğuşuyor. Bu duruma çözüm bulamayan ABD’li yetkililer çaresizce Türkiye’den yumurta talep ediyor. Hem de ne talep! Yumurta krizi ve benzeri plansızlıklardan dolayı ülkede gıda enflasyonu yüzde 100’lere merdiven dayamış durumda. Seferberlik psikolojisi yaşayan ABD’liler çareyi Türkiye’de arıyorlar; kısmen bulduklarını söylemek mümkün. Zira Türkiye’de de yumurta fiyatları bıçak sırtı tabir edilebilecek seviyede ilerliyor. Sadece sektörün ¼’lük arz fazlası, böylesi ihracat durumlarında değerlendirilebilir.
Değilse ne mi olur? Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluruz. Döviz girdisi hevesi bizlere pahalıya patlayabilir. İç pazarda dengeler bozulur; yeni soğan-patates krizlerine davetiye çıkartmış oluruz!
Afrika bölgesi zaten un ihracatımızın aslan payına sahip. Konya ovasından Ankara’ya, Ankara içlerinden de Afrika’ya demir yolu ağlarıyla örülmüş un hatlarına sahibiz.
Ukrayna ve Rusya tarafı bir o kadar hareketli. Türkiye bir yandan Rusya-Ukrayna Savaşı’nı bitirmeye çalışırken diğer yandan da Rusya’ya sebze, meyve kuru gıda ihracatı tam gaz devam ediyor. Benzer bir durum Ukrayna için de geçerli. Zira bu ülkeye süt ve süt ürünleri arzında büyük fırsatlara sahibiz. Ukrayna, Türk süt ve süt ürünleri sektörü için yeni fırsat kapısı olabilir. Bu anlamda Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın Ukrayna’ya yaptığı çıkarma büyük önem taşıyor.
Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) kaynakları bu çıkarmayı büyük fırsat olarak yorumluyor. Zira Ukrayna bizim için önemli bir potansiyel taşıyor. Peki, hangi kalemlerde satış potansiyeli yüksek? Burada ayranbaşı çekiyor, pizza peyniri ve kefir gibi ürünler de Ukrayna’da hızla popüler hâle geliyor.
Süt ve süt ürünleri ihracatıyla neler kazanabiliriz?
Yine SETBİR kaynaklarından edindiğim bilgilere göre çiğ süt arzındaki fazlalık kazanca dönüşmüş olacaktır. Bu ihracat sayesinde hem süt üreticisi, ürettiği sütün gerçek değerini bulabilecek hem de sanayicinin maliyetleri düşecek. Bir anlamda süt üreticileriyle sanayici arasındaki buzlar da erimiş olacak.
SETBİR referansıyla aktaracağım bilgiler not edilecek cinsten… Türkiye’de faaliyet gösteren 41 süt üretim tesisi, Avrupa Birliği’ne ihracat onayına sahip durumda.
150’ye yakın süt üretim tesisi, ABD ve Çin gibi yüksek alım gücüne sahip ülkelerle Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri tarafından denetimlere tabi tutuldu ve tüm denetimlerden başarıyla çıkarak onay aldı.
Türkiye modern süt üretim tesislerine sahip. Türkiye’de gıda güvenliği bilinci ve denetimleri her geçen gün artıyor. Bu bilinçle üretim yapan Türkiye, Avrupa standartlarının üzerinde süt üretme kapasitesine sahip.
Bütün bu avantajlara sahip olmak yeni ihracat kapıları demek; sırada başka coğrafyalar, başka ülkeler var. Özellikle yeni gelişmekte olan Endonezya ve Malezya pazarlarına hükmedebilmek mümkün. Süt üreticileri ortadaki engellerin kaldırılmasını ve ihracat için kolaylık sağlanmasını bekliyor.
Özetle…
Türkiye gıda, tarım ve hayvancılıkta başarı yakaladıkça pazarlar kendiliğinden oluşuyor, ihracat kapıları âdeta zorla açılıyor! Özellikle Amerika tarafında büyük bir tehlikenin yaklaştığını söylemek abartı olmaz. Sadece tüketen bir coğrafyada başka bir şey beklemek hayalcilik olur! Bu durum bölge insanı için sıkıntı getirse de Türkiye için yeni fırsatlar anlamına geliyor.