İmamoğlu’nun 2019 yılından önceki siyaset hayatını, siyasetçi olarak var olma, CHP içinde yer edinme, alanını genişletme, CHP’lilere kendisini benimsetme evresi olarak kabul edebiliriz.
31 Mart 2019: Kazandığı İstanbul seçimi ile siyasetin büyük sahnesine çıktığı tarih. Bu tarihten sonra, ‘CHP’nin kurtarıcısı’ rolüne hızlı adımlarla yürüyecektir. Yapıp ettiklerinin önemi yoktur. Önemli olan hedefidir ve onu gerçekleştireceğine dair yaydığı umuttur.
28 Mayıs 2023: CHP genel seçimleri kaybetti. İmamoğlu seçimin hemen ardından, “CHP'de değişim, Türkiye'de değişim”; sonrasında ise “İktidar için değişim” diyerek sahaya indi.
4-5 Kasım 2023: CHP 38. Olağan Kurultayı. Partisi CHP ile ilişkisinde esastan kırılma anının yaşandığı tarih. Kurultaya her anlamda iyi (!) hazırlanmış ve partiyi ele geçirmiştir. Parti artık onundur.
31 Mart 2024: İstanbul seçimini yeniden kazandığı tarih. İlçe belediye başkanlarını da kendisi belirlemiş, ekibini kurmuştur. Artık yüksekten uçmakta, taşkın bir öz güvenle CHP’yi peşinden sürüklemektedir. Sıçrama tahtası olarak kullandığı İstanbul hiç umurunda değildir.
Kurultay
CHP’nin 38. kurultayında genel başkanlık için iki aday vardı: Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu.
Partili olsun ya da olmasın hiç kimse Özgür Özel’e şans vermiyordu. CHP’nin 13 yıllık genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun kendi seçtiği delegelerle seçimi kaybetmesi mümkün değildi. Türkiye siyasi tarihinde bunun bir örneği de yoktu. Her ne kadar İsmet İnönü’nün ve Altan Öymen’in kaybettikleri seçimlerden söz edilse de onlar farklı örneklerdi. Genel kanaate göre, Özgür Özel olsa olsa bir sonraki kurultay için adaylık provası yapmaktaydı.
İmamoğlu kurultayda divan başkanı oldu. Genel başkan seçiminin ilk turunda Özel 682, Kılıçdaroğlu 664 oy aldı. Özel, seçimden önde çıksa da toplam delegelerin salt çoğunluğunun oyunu alamadığı için genel başkanlığı kazanamadı. İkinci tura geçildi.
Kamuoyunda Kılıçdaroğlu'nun adaylıktan çekildiğine dair söylentiler yayıldı.Sonradan adının İmambakır Üküş olduğu öğrenilen Kılıçdaroğlu’nun danışmanı,ortalık yerde isyan ediyordu: “Yalanla dolanla buraya geldiniz! İzin vermiyoruz!”
Kılıçdaroğlu yarıştan çekilmedi. İkinci turda 812 oy alan Özgür Özel, 536 oy alan Kılıçdaroğlu’na karşı açık farkla seçimi kazandı ve CHP'nin 8. genel başkanı oldu.
Kurultay, Kılıçdaroğlu’nun sırtındaki hançerden söz edişi ve Özgür Özel’in “Hiç üstüme alınmadım.” deyişi ile hatırlanacaktı.
Kurultayın ardından
Kurultay bitse de dedikoduların ardı arkası kesilmedi. Gerçekten de daha dün“Dedemiz” diyerek etrafında halkalananlar Kılıçdaroğlu’nu nasıl yalnız bırakmışlardı? Delegelerin havaalanından itibaren markaja alınmaları, gece açtırılan kuyumcular, döviz büroları, pahalı telefonlar, soğuk cüzdanlar, el değiştiren yüksek miktarda paralar, işe alınan delege yakınları… Konuşulanlar dedikodu olmaktan çıkmış, şaibe iddiaları ciddi boyutlara ulaşmıştı.
Kılıçdaroğlu, 7 Şubat Cuma akşamı katıldığı bir televizyon yayınında, CHP yönetiminden şeffaf olmasını, iddialar için açık ve net bir açıklama yapılmasını istedive devam etti: “Yapmıyorsanız sükût ikrardan gelir. O zaman başka bir şey var demektir burada. Bir şey varsa kesinlikle partinin kirlilikten arınması gerekir.”
Önceki genel başkanın, koyu karanlıkları işaret eden sözleri, kamuoyunu ve CHP’nin içini dalgalandırdı. CHP’lilerden şikâyetler, ihbarlar, belgeler âdeta yağmaya başladı. Durum iyiden iyiye vahim hâle gelmişti.
Diploma
Bu arada İmamoğlu’nun üniversite diplomasına ilişkin iddialar ortaya atıldı. Farklı sitelerde farklı biyografilerin olmasının izahı yoktu.
Özgeçmişlerin farklı oluşu, üniversiteye girişin ve yatay geçiş işlemlerininkarmaşıklığı açıklanamadı. Hiçbir yetkili, sorulara muhatap olmak istemiyordu. Geçişin usulsüz olduğu iddiasına “Hayır, usulüne uygundur” diye cevap veren çıkmadı. Özgür Özel, “35 yıl önce cinayet işlesen bile ceza almazsın” diyerek geçişin usulsüz yapıldığını üstü örtülü biçimde kabul etti, suçu üniversite yönetimine attı. Özel’in söyledikleri “Evet, usulsüz ancak itiraz etme süresi geçti.” anlamına geliyordu.
Sonradan, usulsüz işlemin kaynağında bir de hilenin olduğu ortaya çıktı. İmamoğlu,hiç kayıt yaptırmadığı üniversitenin adını kullanarak geçiş başvurusu yapmıştı.Öyleyse zaman aşımı süresi işlemiyordu.
Üstelik başka sorular da vardı. Tamam, ‘zaman aşımı’ hukukun alanındadır. Ancak kazanamadığınız bir fakülteye, hileli yoldan girmek bir FETÖ taktiği değil midir? O yıl sınava giren 900 bin öğrencinin hakkına gasbetmek değil midir?
Erken seçim, erken adaylık
İmamoğlu, avuçları içine aldığı CHP’ye artık istediği manevrayı yaptırıyordu. Özgür Özel üzerinden erken seçim kampanyası başlattı.
Oysa dünya değişiyor, bölgemiz kaynıyor, Türkiye terörden kurtulmak için cesaretli adımlar atıyordu. Ana muhalefet partisinden beklenen; konuya dâhil olmak, sorunun çözümüne katkı sunmaktı. İmamoğlu CHP’yi ülke gündeminden kaçırmış, kapıyıiçeriden kapatmış, hatta kilitlemişti. CHP ‘ön seçim’ adı altında ‘temayül yoklaması’kararı aldı. CHP’nin cumhurbaşkanı adayını CHP üyeleri belirleyecekti. Tarih belirlendi: 23 Mart 2025.
Mansur Yavaş, ortada seçim yokken aday belirlemenin uygun olmadığını, bu yarışa katılmayacağını açıkladı. Dursun Çiçek’in aday olmasını da İmamoğlu engelledi ve tek aday olarak kaldı. Komik de olsa, trajik de olsa, tek aday olarak gireceği demokratik seçim yarışını kazanacak, adaylığını ilan ettirecekti.
Son düzlük
Acelesi vardı. Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın gözaltına alınmasından sonra telaşının daha da arttığı gözlemleniyordu. O tarihte İstanbul Cumhuriyet Başsavcısından randevu istemiş, kabul edilmemişti. Bir an önce CHP’nin resmîcumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmek, yeni ünvanının koruması altına girmek, bir anlamda ‘dokunulmazlık’ kazanmak istiyordu.
Yurt gezilerine çıktı. Tek sözü vardı: “Erdoğan benimle yarışmaktan kaçıyor, o sebeple üzerime geliyorlar.” Her soruyu “Benden korkuyorlar” diyerek savuşturmaya çalışıyordu.
19 Mart sabahı evinden gözaltına alındı. Hakkında çok ama çok ciddi suçlamalar var. Dosyada çok sayıda ve çok ciddi bilgi ve belge olduğu söyleniyor.
Artık söz hukukun ve hukukçuların.