Harvard, dünyanın sayılı üniversitelerinden biri, hatta birincisi kabul ediliyor. ABD dışındaki dünyaya, ‘bilimin, düşünce özgürlüğünün ve insanlığın evrensel değerlerinin yuvası’ olarak tanıtılıyor.
İşte o Harvard Üniversitesi’nin Ortadoğu Çalışmaları Merkezi (Center for Middle Eastern Studies-CMES) Direktörü Prof. Dr. Cemal Kafadar ve Yardımcısı Rosie Bsheer görevinden alındı. Haberi birçok kaynakta ‘skandal karar’ başlığı ile okuduk. Oysa yakından bakarsak ‘olağan karar’ demek daha doğru olabilir.
Kafadar hocanın ve yardımcısının görevden uzaklaştırılması, Harvard Üniversitesinin İsrail’in siyonist iktidarının bir şubesi gibi çalıştığını gösteriyor.
Kararın gerekçesi; Ortadoğu Çalışmaları Merkezi’nin, İsrail’i, "ırkçılığın ve soykırımın sembolü" olarak tasvir etmesi! İddia, Harvard Yahudi Mezunlar İttifakı'nın hazırladığı bir raporda geçiyor. Ayrıca adı açıklanmayan bir öğrenci ihbarda bulunmuş. Ona göre Kafadar hoca derste, Filistin’e destek anlamına gelen ifadeler kullanmış!
Üniversiteler hedefte
İsrail’in Gazze’deki soykırımını protesto gösterileri sonrasında ABD üniversitelerinde, öğrenci ya da hoca ayırt edilmeksizin herkes, siyonizmin hedefinde. Siyonistler, Trump üzerinden, araştırma fonlarını keserek ya da kesmekle tehdit ederek üniversiteleri hizaya sokmaya çalışıyorlar. Hukuk kurallarını çiğneyerek; vize iptali, görevine son verme, hatta gözaltına alma gibi yöntemleri kullanıyorlar.
Harvard Üniversitesi’nin ilk siyahi ve ikinci kadın rektörü olarak tarihe geçen Claudine Gay, kendisine yöneltilen antisemitizm suçlamalarına dayanamayıp istifa etmek zorunda kalmıştı.
Tufts Üniversitesi'nde doktora eğitimi alan Türk öğrenci Rümeysa Öztürk, 'Hamas destekçisi' olma suçlamasıyla, 25 Mart günü sokakta ters kelepçe takılarak gözaltına alınmıştı.
Dünyanın geldiği yeri göstermesi açısından ibretlik kararların anlamı çok açık. Deniyor ki; “Katil Netanyahu şebekesini eleştiremezsiniz. İsrail’in soykırım işlediğini söyleyenleri ‘nefret’ suçu işlemekle damgalarız. Suçlamakla kalmaz, derhâl cezasını veririz. Buna üniversiteler de dâhildir.”
Açıkçası siyonizm, ABD üniversitelerini teslim almış durumda. Bu zihniyetle çalışan Ortadoğu Çalışmaları Merkezi bölgeye, insanlığa, medeniyete nasıl bir katkı sunabilir? Olsa olsa Gazze’yi işgal etmeye hazırlanan sapık düşüncelere akademik (!) ve bilimsel (!) kılıf hazırlayabilir.
Karacaoğlan ve Prof. Dr. Cemal Kafadar
Cemal Kafadar, dünya çapında sözü dinlenen, değerli bir tarihçi. 35 yıldır Harvard’da çalışıyor. Ben kendisini, ‘Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken / Dört Osmanlı: Yeniçeri, Tüccar, Derviş ve Hatun’ kitabından tanıyorum.
Kitabın adının baş tarafı Karacaoğlan’ın. Bağlantılı dize ile birlikte okursak Karacaoğlan, “Sual eylen bizden evvel gelene / Kim var imiş biz burada yoğ iken” diyor.
İnsanlık tarihini bir akış içinde sorgulayan Karacaoğlan dizelerinde, dünyayı kucaklayacak bir bilgelik sergiliyor. Dünyaya başka bir Karacaoğlan gelmediğine göre, keşke Amerikalılar, Yahudiler, onun hiç olmazsa birkaç şiirinden haberdar olabilseler…
Kafadar hoca kitabında, dört sivil insanın hayatına odaklanarak Osmanlı’yı ve bir dönemi resmediyor. İnsanın ‘kendisi olmak’ için ne büyük imkânları olduğunu anlatıyor.
Keşke Amerikalılar, Yahudiler hocanın kitabını okuyabilseler. Belki dünyayı, medeniyeti, insanlığı, zübde-i âlem olan insanı keşfedebilirler. Kafalarını gömdükleri tarih anlatısından, din anlayışından bir parça kurtulabilir, barbarlıklarından biraz olsun uzaklaşabilirler.