Özgür Özel, 19 Mart tarihli yolsuzluk operasyonuna, akla ziyan bir şekilde cunta demeye devam ediyor. “Cuntanın maliyeti 45 milyar dolar, her vatandaşın cebinden 20 bin lira çıktı.” diyor.

“Neymiş bu maliyet” diye bakınca Özel’in, Merkez Bankası’nın döviz manipülasyonlarını önlemek için sattığı dolardan söz ettiğini anlıyoruz.

Özel, bu paranın havaya saçıldığını veya yakıldığını falan düşünüyor galiba! Oysa adı üstünde bir “satıştan” söz ediyoruz. Yani Merkez Bankası, dolarlarını bedavaya vermiyor, satıyor. Ne karşılığında? Türk lirası karşılığında.

Birilerinin Özgür Bey’e, dünyada Amerikan doları ve İngiliz sterlini dışında paraların da olduğunu, bizim de üzerinde Atatürk’ün resminin basılı olduğu Türk lirası diye bir para birimini kullandığımızı, bu paranın konvertibl olduğunu; yani sadece burada değil, dünyanın her yerinde geçtiğini anlatması gerekiyor.

Şakayı bir yana bırakıp Özgür Özel’in “buhar oldu” dediği 45 milyar dolar gerçekte ne olmuş; gelin ona bir bakalım…

Özgür Özel’in söylediği vakada, Merkez Bankası 1 doları ortalama 39,20 TL’ye satmış. Bugün itibarıyla dolar alış kuru 38,00 TL.

Yani 45 milyar doları, 1 trilyon 765 milyar TL’ye satan Banka, bugün aynı para ile piyasadan 46 milyar 421 milyon dolar alabiliyor.

Özetle bu işlem, Merkez Bankası’nın kasasındaki dolarları eritmiyor, aksine üstüne 1 milyar 421 milyon dolar koyuyor… Banka gayet kârlı bir operasyon yapmış.

Hayırsever bir arkadaş bu hesabı Özgür Bey’e iletiversin. Şayet Özel, bunu bildiği hâlde manipülasyon yapıyorsa kendi söylemine bir çekidüzen versin. Yok, hayır bu hesabı yeni öğreniyorsa yakınındaki ekonomi danışmanlarını bir gözden geçirsin…

ÖZEL’İN GİZLİ SİLAHI

Özgür Bey, her gün yeni bir cin fikirler ortaya çıktığına göre, akşamları aynanın karşısına geçip “muhalefetin dozunu azaltmamalıyım” diye konuşuyor olmalı.

Şimdiki icadı da bir sürpriz silah…

İsmail Küçükkaya’nın aktardığına göre Özgür Özel, sonbahara kadar erken seçim ilan edilmezse şok edici bir hamle yapmayı planlıyormuş. Aman Özgür Bey, yavaş olun, en son kırmızı kart hamleniz ile öyle bir şok yarattınız ki bu ülke ikinci bir şok dalgasını kaldıramayabilir!

Boykot da kırımızı kart kadar şok oluşturabildi. “Tek adaylı aday seçimi” de imza kampanyası da akşam saat 8’de çalınan tencere tava da açıp kapatılan ışıklar da… Hani insan ne diyeceğini bilemiyor… Şok üstüne şok resmen!

Bu seferki hamle ne olabilir?

Misal işe yaya gidip gelme eylemi? Hem dolmuşçu, taksici esnafını vurur hem de belediyelerin ulaşım beceriksizliğini gündemden düşürür.

Daha şok edici olan bir hamle, açlık grevi olabilir. Akşamdan akşama, bir sonraki çilingir sofrasına kadar siyasi diyet. CHP yöneticileri için pek zor olmayacaktır. Sağlık sıhhat de yan cepteki kazanç.

Daha da şok edici bir hamle için, örneğin yıkanmama eylemi yapılabilir. Özgür Bey başta, CHP yönetimi birkaç ay boyunca hiç banyo yapmayabilir. Hem su tasarrufu hem de etkili sonuçları olabilecek bir eylem; neden olmasın?

Gerçekten de İBB operasyonu başladığından beri CHP yaratıcılıkta sınır tanımıyor. Konu geldi, sonunda “erke dönergeci” benzeri fantastik icatlara, gizli silahlara kadar dayandı. Oysa siyaset gerçeklerin ışığında yapılıyor; “gerçeklere rağmen” siyaset yapanlar genellikle kaybediyor.