Düşünün!

Esir takası anlaşması yapılmış, ateşkes ilan edilmiş. Ama katliam devam ediyor. Ambargo devam ediyor, yasaklar devam ediyor.

Yakıt girişine izin verilmiyor, elektrik sevkiyatına izin verilmiyor, gıda girişleri bile isteye aksatılıyor, su yok! Sağlık malzemelerinin girişi yasak, çocuklar çaresizlik içinde kıvrana kıvrana ölüp gidiyor!

İsrail'in kanlı soykırımına maruz kalan Gazze'de su krizi devam ediyor. Gazze'de ekmek krizi devam ediyor; beslenme krizi zirveye çıkmış dorumda. Sözün özü, çocuklar açlıktan ölmeye devam ediyor!..

Gazze'de insanlık krizi devam ediyor!

Gazze'yi bu hâle getirenlere kayıtsız şartsız destek veren, katillerle kol kola yürüyen küresel yiyecek ve içecek markalarını iftar sofralarınıza taşıyarak kendinizi kirletmeyin, sofranızı kirletmeyin, kardeşliğinize ihanet etmeyin.

Böylesi bir anlayışı savunan markaları evlerinize sokuyorsanız, bu davranışı ne mideniz ne bedeniniz ne de ruhunuz kabul etmeyecektir. Kendi benliğinize zulmetmeyin!

Bunun vebali büyük olur; hem dünyada hem ahirette bu ihanetin hesabını veremeyiz!

Zaman bilinçli olma zamanı, sorumlu davranma zamanı! Zaman boykot zamanı! İnsan görünümlüler başta olmak üzere bütün şeytanları iyi tanıyın, onların tuzaklarına düşmeyin. Reklam kuşaklarına teslim olmayın; promosyon kandırmacasına, bedava ürün aldatmacasına boyun eğmeyin. Boykot silahını elinizden bırakmayın. 

Sakın gevşemeyin! Okçular Tepesi'ni terketmeyin! Bu bir sorumluluk nöbetidir, vefa duruşudur, irade göstergesidir.

Vefanızı kardeşlerinizden esirgemeyin!

“Müslüman, Müslüman’ın aynasıdır.” gerçeğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Her birey kendi eylemlerinden mesul olsa da insan toplumsal hadiselerde hayır ve güzelliklere memur kılınmıştır.

Mazlum coğrafyaları şöyle bir gözünüzün önünden geçirin! Dün Bosna’da, Azerbaycan’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Batı Trakya’da katliam ve gözyaşlarına şahit olduk.

Bütün bu vahşete imza atan zihniyet bugün Gazze’de soykırım yapıyor. Doğu Türkistan’da Çin zulmü tüm acımasızlığıyla devam ediyor. Sudan. Libya, Yemen, Lübnan… Bütün bu coğrafyalar kan kokuyor, gözyaşı döküyor!

İşte bu sebepledir ki ben, sömürgeci markaları ve zararlı ürünleri boykot ediyorum ve edeceğim…

Boykot kararım gerekçelerle dolu…

Helal beslenme hassasiyeti, gıda güvenliği, küresel ölçekte yaşanan adaletsizlikler; hakların gasbı, yok saymalar, katliamlar… Vahşi cinayetlere destek olan ve onların sponsorluğuna soyunan marka ve ürünleri almıyorum. Bu duruşum bir ömür devam edecek. En azından buna gücüm yetiyor.

Her türlü etiket hilesine, yerlilik aldatmacasına, reklam kandırmacasına rağmen ben bu ürünleri soframa yaklaştırmayacağım, mutfağımdan uzak tutacağım, satın almayacağım, bağışlansa dahi kabul etmeyeceğim.

Ezcümle, tükenmemek için, tüketmeyeceğim.

Tebrikler Türk Kızılay’a!

Türk Kızılay sıradışı işlere imza atmaya devam ediyor. Asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depreminde önemli görevler üstlendi. Yaptığı hizmetleri değersizleştirmeye çalışanlar olduysa da Türk Kızılay,Türkiye için çok önemli, çok değerli…

Şimdi de Ramazan bereketini gençlerle paylaşmak adına “Anne Eli İftarları” tertip ediyor. Türk Kızılay Sakarya İl Kadın Yönetimi Ramazan’da ailelerinden uzak kalan üniversite öğrencilerine yönelik takdir edilecek bir çalışma yürütüyor. Türk Kızılay gönüllüsü Sakaryalı anneler, “Anne Eli İftarları” ile ülkemizin geleceği olan gençlere ev yemeği sıcaklığını hissettiriyor, tencere yemeği lezzetini tattırıyor, öğrencilerin gönüllerini alıyor.

Bu uygulamada emek var, sevgi var, paylaşmak var, örf var, âdet var, şefkat var, anane var, aile var, bereket var, fedakârlık var, ideal var… Özetle, özlenen Türkiye var.

Takdir edilecek bir hizmet, hassasiyetlerle dolu bir girişim. Umarım bu uygulama bütün Türkiye geneline yayılır. Hem sosyal olarak yeni kapılar açmış oluruz hem gençlerimizi sağlıklı beslemiş oluruz hem de Ramazan bereketinin gerçek anlamını yakalamış oluruz.