Kurban Bayramı’nın son gününde bu cümleyi kurmak istedim.

“Yaptırım yanlısıyım.”

Peki ne için, kim için?

Saygısızlar için yaptırım istiyorum. İslam’a düşmanlıklarını kendi içlerinde yaşamaktan çıkarıp eyleme dökenler için yaptırım istiyorum.

Bakınız, burası Türkiye!

Bin yıldır Anadolu’yu yurt tutup zalime karşı mazlumun yanında İslam adına kılıç sallamış bir ecdadın torunlarıyız.

Bizler ki misafir olduğu evin odasında, duvarda Kur’an-ı Kerim asılı olduğu için sabaha kadar edepten ayağını uzatmamış Osman Gazi’nin soyundan gelenleriz.

Bizler için dinî değerlere edep ve hürmet en temel kaidelerdendir.

Üstelik bu çerçeve diğer dinleri de kapsar. Öyle ki oğullarımıza İsa ve Musa ismini koymuş, kızlarımıza ise Meryem ismiyle iffeti empoze etmişizdir.

Peygamberlerin hayatlarını düşmanlaştırmayı veya dalga konusu yapmayı bırakın; onları hürmet ve muhabbetle anmış, çocuklarımıza öğretmişizdir.

Siz hiç gördünüz mü bir Müslüman’ın İncil yaktığını? Bir müminin Hz. İsa’ya hakaret ettiğine şahit oldunuz mu? Tabii ki hayır; çünkü onlar bizim de kutsalımızdır.

Batı’daki ahlaksızlık ve inançsızlık çukurunun içinde Kur’an-ı Kerim yakmalarına veya Efendi’miz Aleyhisselam’a hakaret etmelerine şaşırmıyorum.

Çünkü İslam’ın billur temizliği, Hz. Muhammed’in (sav) asilliği ve muhteşem davası dünyanın geleceğidir.

Onlar da biliyorlar. Sonları yakın ve dünya halkları duvara çarpa çarpa hakikatin izini arayıp bulacak. Kolay olmayacak, olmuyor ama olacak olan da budur.

Bu aşamada işte bu azılı nefret unsurlarının uzantılarını görmekteyiz canım ülkemde.

Din düşmanı değil, İslam düşmanı!

Kurban Bayramı geldiğinde hep aynı teraneyi dillendirirler.

Neymiş efendim? Hayvanlara eziyet ediyormuşuz.

Kendisi boğa güreşine gider ama Kurban’ı eleştirir.

Kendisi kebap sofralarından görüntü verir ama Kurban’a laf eder.

Dert; koyunların Allah’a kurban edilmesi ile alakalı. Normal kesim olursa onlar için “eziyet” değil. Toplumun manevi bağlarını güçlendirecek her şeye karşılar.

Mesela bakınız şu karikatüre… Nasıl da alay edici ve aşağılayıcı bir tarz yansıma bulmuş.

 

Bu karikatür hafif doz, gençlere yönelik bir mesaj veriyor. Dinî hikâyelerin, öğreti ve pratiklerin dalga konusu olabileceğini salık veriyor.

Bu maksatlı faaliyetlerin bir de en sert şekilde yansıması olan sözde düşünce ifadelerini de medyamızda görmekteyiz.

Efendi’miz Aleyhisselam’a ve İslami değerlerimize hakaret ediyorlar, aşağılık söz söylüyorlar.

Geçtiğimiz gün bunlardan biri hakkında soruşturma başlatıldı ve ilgili şahıs ülkeyi terk etti.

Dinî değerlerimize, sembollerimize, simge ve ritüellerimize kimse dil uzatamamalı, aşağılayamamalı ve iftira atamamalı.

Biz böyle bir fikir özgürlüğü tanımıyoruz.

İfade özgürlüğünün sınırları bizim değerlerimizin sınırlarıyla ilişkilidir.

Avrupa’da lastik gibi uzatılıp kısaltılan bu sözde değerler, Türkiye’mde bizim ölçütlerimizle şekillenmeli.

Kısacası; dinsizliğin propagandasına, yeni akımların-yanlış yolların-küresel oyunların yansımalarına bu topraklarda asla izin verilmemeli!

Yargı daha aktif bir şekilde refleks verip sonuç almalı.