Güzel İstanbul, ne yazık ki Türkiye’nin gördüğü en büyük yolsuzluk soruşturmasına konu olan iddiaların göbeğinde duruyor.

Soruşturma kapsamındaki somut deliller, tanık beyanları ve mağdur vatandaşların şikâyetlerine göre; Ekrem İmamoğlu rüşvet çetesi kurdu. Bu kapsamda kurduğu menfaat örgütünün parçası olan kişilerle birlikte hem servet yaptılar hem de vergilerimizle oluşan kamu kaynaklarıyla CHP’yi finanse ettiler.

HALKIMIZ MEVZUYU ÇÖZÜMLEMİŞ 

Benim için bayram ziyaretleri halkımızın nabzını tutmak için bir fırsat oldu. Çeşitli il ve ilçe ziyaretlerim oldu. Bayramda insanların gündeminde bu yolsuzluk meselesi ana konulardan biriydi.

Gözlemim; halkımız olayı çok net biçimde çözmüş. Yolsuzluğu o kadar sade ve o kadar özet biçimde anlatıyorlar ki şoke olursunuz. Bazı vatandaşlar ise akrabaları arasındaki bazı CHP’lilerin objektif olamayıp ideolojik saiklerle savunmacı dil kullanarak saldırganlaşmasına anlam veremediklerini anlatıyorlar. Çünkü burada konu; parti ya da particilik değil, ülkemizin servetinin korunması ve haram yollara girenlerin cezalandırılmasıdır.

Zaman içinde göreceğiz ki; İstanbul’da soruşturmaya konu olan yolsuzluk olayı siyasi tarih açısından çok derin izler bırakacak.

CHP bu gelişme karşısında doğru pozisyon alamadığı için iki kez cezalandırılacaktır. İlki; halkın emanet olarak verdiği makamların, legal çerçevenin dışına çıkılarak kullanılmasına engel olmadığı için, ikincisi de partinin içinden çıkan suç zanlılarını koruması ve savunmacı bir dille olayların üstünü örtmeye çalıştığı için…

YOLSUZLUĞU ZORBALIKLA ÖRTEMEZSİNİZ!

CHP, yolsuzluk olayını örtbas etmeye çalışıyor.

CHP, kendi kitlesinin elinden kayıp gitmemesi adına zorbalık yapıyor.

CHP, kitlesini konsolide etmek için medyalarından sürekli manipülasyon ve dezenformasyon yapıyor.

Son olarak ortaya koydukları “boykot” çağrısında halkımızın tümüne yönelen bir cezalandırma yöntemi var.

Yerli imkânlarla üretim yapan, iş ortaya koyan iş adamından, esnaftan ve işçilerden ne istiyorlar acaba? Pazardaki CHP’li köylü vatandaşımız canlı yayında, cebinden CHP üyelik kartını çıkardı, kırdı ve üyelikten çıktığını belirtti. Bu manzara CHP için bir şey ifade ediyor mudur?

CHP’nin zorbalığı öyle ileriye gitti ki; yolsuzluk soruşturması olayında susma hakkını kullanan fenomenler bile taşlandı! CHP’li belediyeler bu fenomenlerin etkinliklerini iptal etti. Bu zorbalık o kadar vahşi bir hâl aldı ki insanların ekmekleriyle bile oynar hâle geldiler.

Tablo çok çirkin!

Tek tek insan fişliyorlar.

Ülke ekonomisini hedef alıyorlar.

Öncesinde sokak çağrısı yapanlar; sokaklarda polise kezzap atıp cami kabristanına zarar verdiler.

Sonra da BBC’ye röportaj verip İngiltere Başbakanı’na seslenerek “Bizi neden yalnız bıraktınız!” diye ağladılar. Yazık ama çok yazık.

Bu ülkenin en büyük sorunlarından bir tanesi; millî muhalefetinin olmamasıdır. Ana muhalefet partisinin hâl-i pürmelali işte böyle!

VANDALLIK YAPARAK GÖZ KORKUTMA GAYRETİ

Ortada bir vakıa var.

Yolsuzluk soruşturması sürüyor.

CHP ise suç bastırma yöntemini deneyerek sürekli gündemi kendi belirliyor.

Toplumun sabrı taşmak üzere.

Halkımız yolsuzlukla mücadele karşısında sesini duyurmak istiyor.

Yolsuzluk; hiç şüphesiz ekonomik büyümeyi ve sosyal bağı zayıflatan bir unsur.

Yolsuzlukla mücadelede sürekli ve bilinçli bir stratejiye ihtiyaç var.

Politikaların üretilmesinde halkımız da etkin olmak istiyor, ses vererek pozisyonunu ilan etmeyi diliyor.

SİVİL TOPLUMA ÇAĞRI!

Yolsuzluk iddialarını kınamak, adil yargılamalarla birlikte suçluların cezalandırılmasını, suçsuzlar varsa salıverilmesini talep etmek için demokratik hakkını kullanarak duruş sergilemek; halkımızın talebidir.

Bu bağlamda sivil topluma çağrı yapmak istiyorum.

Dünyanın farklı ülkelerinde yapılan yürüyüşler gibi biz de meydanları dolduralım ve “yolsuzluğa hayır” diyelim.

Ülkenin kaynaklarına sahip çıkalım.

Kamu kaynaklarını, kendi menfaatleri için kullananları kınayalım.

Artık ses verme zamanı gelmiştir.