Türkiye son yıllarda kırmızı et tedarik zincirinde aksaklıklar yaşadı. Buna bağlı olarak kırmızı et fiyatlarında ciddi yükselişler oldu.

Piyasaların ateşini söndürmek gerekiyordu! Kısa vadeli çözüm için “ithalat” kolaylığı tercih edildi.

Bu işi de devlet adına Et ve Süt Kurumu üstlendi. Düzenli olarak canlı hayvan ithal edildi/ediliyor. 2024 yılının mart ayından bugüne yüzbinlerce hayvan ithal edildi. Bir o kadar da karkas et satın aldık!

Ne için?

Gerekçesi aynı; iç piyasada simsarlara fırsat vermemek, piyasada et arzını belirli bir seviyede tutmak, olası fiyat dalgalanmalarının önüne geçmek için…

Daha açık bir ifadeyle vatandaşın mutfağına makul fiyatlarla kırmızı et girmesi için periyodik olarak canlı hayvan ve karkas et ithal ediliyor.

Peki bu uygulamadan bir sonuç alındı mı?

Kısmen evet. Kısa vadede piyasaların ateşi söndü.

Ama yangın alttan alta devam ediyor. Bu yangına sebep olan birinci etken güven sıkıntısının devam etmesi. İkinci olarak ise piyasaların altını üstüne getiren fırsatçıların her fırsatta algı operasyonlarına devam etmesi…

Koskoca devlet organizasyonlarına karşı birileri operasyon çekme cesareti göstermeye devam ediyor. Sisli hava korsanları devlete meydan okuma hadsizliğinden vazgeçmedi.

Bu sefer gündemde kirli hayvan ithalatı var. Uzun bir gemi yolculuğu yapan etlik canlı hayvanların aşırı kirli olmasını tüketiciye şikâyet ediyorlar. En iyi kullandıkları mecra ise sosyal medya organları.

Olayın birinci derecede muhatabı olan Et ve Süt Kurumu bir açıklama yaptı;ortaya atılan iddiaları yalanladı, “münferit” hadiselerin gereksiz yere büyütüldüğünü, ithalat sürecinde kimseleri mağdur etmediklerini açıkladı.

Aslına bakılırsa ortada bulunan rakamlar Et ve Süt Kurumu’nu doğrular mahiyette. Yani organizasyon rutin olarak devam ediyor.

ESK tarafından yapılan açıklamaya göre başvuruda bulunan 4 bin 300 çiftçiden 2 bin 960’ına besilik hayvanları teslim edilmiş. Açıklamanın devamında ise “Hayvanların tahliye ve teslimatları, kurulan komisyonlar marifetinde, kurumumuz yetkilileri gözetiminde ve hayvan sahiplerinin nezaretinde sözleşme hükümlerine uygun şekilde gerçekleştirilmektedir.” ifadesi yer alıyor.

Üreticilerin, besiliklerini sözleşme hükümlerine uygun, tam ve sağlıklı teslim aldıklarına dair “İthal Besilik Sığır Teslim ve Tesellüm Tutanağı”nı imzalayarak teslim aldıklarına vurgu yapılıyor. Ayrıca, ithal danalarla ilgili hayvan sahiplerinin itiraz hakkı bulunduğu hatırlatılıyor.

Özetle…

Alan razı, satan razı, kesen razı, yiyen razı!..

Evet!

Canlı hayvan ithalatı üzerinden kirli bir oyun sahneleniyor. Türkiye’nin kırmızı et tedarikinde yaşanan aksaklıklar üzerinden türlü tuzaklar kuruluyor. Açık ve net olarak ifade etmek istiyorum. Kimsenin tüketiciyi düşündüğü falan yok, herkes kendisine oluşturulacak fırsat ortamı için hançeresini yırtıyor.

Demem o ki…

Bütün normallere rağmen anormal olarak görülen bir şey var; o da mevcut et yetersizliği üzerinden ithalat yapan kurumun karalanması,dolaylı olarak ise devletin karalanması. Sosyal medya kampanyalarıyla oluşturulacak baskı neticesinde bu organizasyonun sonlandırılması amaçlanıyor. Peki oluşacak boşluğu kimler dolduracak? İşte bu simsarlar dümene geçecek; tekrar istedikleri gibi tüketiciyi soyup soğana çevirecekler. Bütün feryat figanlar, sosyal medya kampanyaları, kopartılan fırtınalar yakalanacak yeni fırsatlar için. Ortaya çıkacak başıboşluk bir anda birilerini zengin etmek için kullanılacak!

Ama bir sözüm de mağdur olan tarafa. Yani Et ve Süt Kurumu yetkililerine…

Kusura bakmayın ama siz de bu fırsatçılara pas atmayın. Zayıf yüzünüzü göstermeyin, zayıf yönünüzü hissettirmeyin. Alıcı olan sizseniz şartları da siz belirleyebilirsiniz; ithalat şartlarını gözden geçirin, tedarikçilerle daha hassas şartlarda anlaşma yapın!

Bir an önce Türkiye’nin kendi öz hayvan varlığını ihracat yapılabilir seviyelere getirin ki bu dumanlı hava simsarları yaşam alanı bulamasın!

Fırsatçı, asalak bitler milletin yakasından düşsün.

Piyasalara güven gelsin.

Tüketici rahat nefes alsın!