Dergiler bir inancın, davanın, dünya görüşünün, fikrin, meslek birliğinin ve ideolojinin temsil edildiği ve adı geçen amaçlar doğrultusunda yayıncılık yapan veya entelektüel metinler üreten en önemli araçların başında gelmektedir. Sosyal medyanın köpük retoriği ile kesişme noktaları bile yok gibidir. Köpük ve savruk retorik yerine meseleleri tartışır, sebeplere bakar, geçmişte yaşanmış benzer sorunları araştırarak yaşadığı zamana tanıklık eder ve gelecek zamana veri hazırlar. Dergiler bir toplumun farklı kesimlerinin farklı bakış açılarını ve görüşlerini yarına taşıyan vakanüvis tutanaklarıdır.
Dergilerin her biri hemen hemen aynı görüşleri benimseyen çoğunlukla genç zekâların bir araya gelerek oluşturduğu düşünce platformlarıdır. Soru sorarak, sorgulayarak, toplumda analitik düşüncenin gelişmesine, entelektüel birikimin oluşmasına, genç yazarların yetişmesine, okuma kültürünün yaygınlaşmasına katkı verir. Yayımlandığı tarih aralığından ötürü (haftalık, aylık, altı aylık, yıllık) “süreli yayın” olarak vasıflandırılırlarsa da bütün zamanlar için geçerli kabul edilen bilgiyi barındırır ve gelecek zamanların yazarlarına veri hazırlar. Dergiler, kültür ve medeniyet havuzuna düşüncenin deli ve aykırı uçlarından, siyasi çevrelerin ufki heyulasından, mizahi zekânın çarpıcı görüntülerinden, edebi disiplinlerin tazelik ve heyecanından taşıdıkları kelimelerle entelektüel bir dünya vadeder. Dergiler tarihi boyunca tüm kesimler, dergilerde seslerini yükseltmiş, şair ve yazarlarını gün yüzüne buradan çıkarmışlardır. Hangi dünya görüşüne, inanca, ideolojiye ve etnik aidiyete mensup olursa olsun son iki asrın yazarlarının her biri, bir dergi yaprağından dünyaya göz kırpmıştır.
Türkiye’de dergi yayıncılığı, matbu yayıncılık tarihimiz boyunca her zaman bir tür “delilik” olarak değerlendirilmiş ve bu işi yapanlar, yayıncılık yaptıkları tarihlerde takdir görmemişlerdir. Buna rağmen bugünkü kültürel mirasımızı o öncülere borçluyuz. Türkiye’de fikir hayatının öncü kalemlerini yetiştiren, zor zamanlarda fikri hayatımızı besleyen yeni tezleri ortaya koyan dergiler, her zaman tarihin kırılma ve kaos dönemlerinde ülkeye, gönül coğrafyasına dair duyuş ve inanışın yeniden canlanmasına öncülük etmiştir. Dergiler dilde yenilenme, kültür, İslamcılık, Osmanlıcılık, Batıcılık ve Türkçülük tartışmalarının yapıldığı önemli ilk mecralar olmuştur. 18. asırdan itibaren Müslümanlar, Batı modernitesine ve fikri hegemonyasına “İslamcılık düşüncesiyle” ilmi, siyasi, kültürel bir fikri hareketle karşı koymaya çalıştılar. Namık Kemal, Filibeli Ahmed Hilmi, Mehmet Akif Ersoy, Babanzâde Ahmet Naim, Eşref Edip, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil ve Mavera dergisinde seslerini yükselten nesil ile takipçileri dergi çıkararak düşünce dünyamızın öncü isimleri oldular.
Böyle bir listeyi Batıcılar ve Türkçüler için de yapmamız mümkün. Hatta Türkiye sosyalist hareketi için, Cumhuriyet elitleri ve Kadro dergisi çevresi için de bir liste yapabiliriz. Anadolucu Müslümanlar da bu anlamda önemli işler yapan dergicilerdi. Dergiler farklı biçimlerde ses verseler de seslerini yükselttikleri ülkenin düşünce dünyasını hareketlendiren, yeni tezler ortaya koyan dertli insanların bir araya geldikleri mecralardır. Bu bakımdan önemlidirler ve yaşatılmalılar.
Kovid salgınından itibaren dünyada üretimin sekteye uğraması, ekonomik hayatın köklü değişime maruz kalması, enflasyon, yetersiz kağıt üretimi ve ardındaki sorunlar… Dergiler başta olmak üzere, kağıt eksenli yayıncılığı büyük bir darboğazla karşı karşıya bıraktı. İşle uğraşanlar kendine özgü çözümler bulmaya çalışsalar da kamu erkinin, bozulan ekonomik dengeleri düzeltmek üzere zam, vergi ve sübvanse konusunda aldığı sert kararlar, banka ve holdinglere yaslanmayan dergi yayıncılarını oldukça zor koşullarda yayıncılık yapmaya mecbur bırakıyor.
Her ay sıfırdan yeni ve yeniden üretilen dergiler, dinç ve devingen heyecanların öncülüğünü yapmaya devam ediyor. Güne, günün sorunlarına dair metinler üreterek gelecek nesillere malzeme biriktiriyor. Geçmişte uykusuz gecelerin tanığı daktilolar yerini klavye tıkırtılarına bıraksa da dergicilik heyecanı yeni şiirlerin, hikâyelerin, fikir yazılarının paylaşıldığı serazat söylevlerin tutanakları olmayı sürdürüyor.
Kimileri için nostaljik bir tutku olarak görülse de matbu bir dergiyi yaşatmak değerli ve önemli bir uğraş. Bu uğraşın sürdürülmesi için gerekirse kamu kaynaklarının kullanılması da gerekli. Dergi üretmenin maliyetine katlanan dergi yazarları ve arkadaş çevresi, kargo maliyetleri ve vergilerden dolayı her geçen gün daha da katlanılması zor şartlara maruz kalmaktadır. Hangi ideolojiye, düşünce iklimine ve inanca mensup olurlarsa olsunlar ülkenin iktidar ve muhalefet temsilcilerinin her ferdi bir gazetenin, derginin, kitabın söyledikleriyle büyüdüler, söz söylediler ve söylevlerde bulunmaya devam ediyorlar. Dergilerin ticari birer meta olmadıklarının farkına vardıklarında bu aziz ülkenin kültür hayatı yeniden canlanacak ve kelimeleri yeniden anlam alanlarını genişletecektir.
Vergi ve kargo ücretlerinde yapılacak bir iyileştirme ile dergilerin kamu kütüphanelerine alınmasını sağlayacak bir destek programıyla aziz okurların ellerinde tutabilecekleri, sayfalarını çevirebilecekleri dergiler var olmaya devam edecektir. Yeni şair ve yazarların yetişmesine, ilk yazı heyecanlarını yaşamalarına sayfalarında yer verecekler. Dergileri dijital mecranın karanlık dünyasına mahkûm etmek, kültürel hayatımızı her geçen gün daha niteliksiz bir mecraya yöneltecektir.
Dergiler yaşadıkça dilimiz zenginleşir, kültür hayatımız dinamik kalır, yeni yazar ve şairlerin yetişmesinin imkânları var olmaya devam eder. Farklı coğrafyalardan bir mühendis getirip yolunuzu ve köprünüzü yaptırabilir, hastanızı tedavi edecek hekim bulabilirsiniz. Dergilerin yok olmasına göz yumarsanız şair, hikâyeci, romancı ve fikir üreten insanların yetişmesini imkânsız hale getirir, topumu dilsiz ve kültürsüz bırakır, sonra da yok olmasına zemin hazırlarsınız. Son olarak yapılan festival reklamlarını yadırgadığımı ve deprem sonrasında yaşanan kayıpların acıları üzerine festivalcilik yapmak yerine kültürü besleyen dergilerin sorunlarına bakmanın daha değerli olduğunu düşünüyorum.