Yakup Köse ve 32 arkadaşı hakkında hukuksuz bir şekilde verilen ceza kararının bozulması için yapılan başvuru reddedildi.Adalet Bakanlığının hukuksuz durumu düzeltmek için kamu yararına bozma talebi de sonucu hiçbir şekilde değiştirmedi.
Son süreçte yaşananlarda görüldüğü gibi, ülkemizde adaletin kişilere göre değiştiğini herkes biliyor artık. Adalet Kişilerin insiyatifine kalırsa, kanunları istediği gibi yorumlar ve kimsenin yapacak bir şeyi kalmaz. Veya o kanunlar, sen ne yaparsan yap masumlara ceza verebilecek şekilde yapılmışsa yasa uygulayıcısının“iyi niyet temennisi” bir şeye yaramaz, yasaların değiştirilmesi gerekir.Yani her iki şekilde de işi çözüp düzeltmesi gereken mercii, yasa koyucu olarak meclis yani iktidardaki partidir.
28 Şubatın darbeci zihniyeti, suçlu suçsuz demeden Müslümanları yargılayıp cezaevine attı,darbeciler serbest bırakıldı fakat onların ceza verdiği insanlar için bir adım atılmadı.O dönem verilen cezalardan dolayı 600 den fazla Müslüman hala cezaevinde yatıyor.
Hükümetin bu konuda birçok müspet adım attığını biliyoruz ve buna rağmen diyoruz ki bunun sorumlusu AK Parti iktidarıdır.Kim nereden nasıl devreye giriyor, kim yasaları kendi lehine çalıştırıyor mazlum insanların sorunu değildir ki. Kim iktidardaysa vebal de onundur. İktidarın iyi niyetle adım atması durumu değiştirmedi şimdiye kadar. Yasal düzenleme yapmadığı için sorumludur zaten. Bir iki maddelik yasa değişikliği ile çözülebilecek durumdaydı bu sorun. Yetkili olanların kanunları kendi ideoloji ve politik duruşuna göre yorumlamasınıdurdurabilmek için,inisiyatiflere açık kapı bırakmayarak“darbe dönemi yargılamaları yeniden yapılmalıdır” şeklinde yapacağı bir yasal düzenleme, darbe mağdurlarını kurtarabilirdi. Bunu yapmadığı için, darbe dönemidavalarındanzindana giren her Müslümanın vebali iktidarın boynunda asılıdır.İslami davadan cezaevinde olanların hemen hepsi zaten bu darbeci ve paralelci zihniyete karşı mücadele ettikleri için atılmışlardı zindana.
Adalet herkes için gereklidir. 28 Şubat dönemi muktedirleri, adaleti, rejimin istediği gibi,menfaat ve kibirlerini tatmin için kullandılar. Bir gün durum değişti, küçük dağları ben yarattım tavrındaki paşalar “bir savcının” önünde sıraya girmek zorunda kaldılar. Sonraönünde generallerin terlediği malum Ergenekon savcısı ve içinde bulunduğu grup başladı aynı cinayetlere. Kendi çıkarları için ne hukuk ne adalet, hiçbirini gözetmediler. Milletin mahreminden girip devletin mahremine kadar piyasaya sürmedikleri bir şey kalmadı.Çuvala doldurdukları kendilerine muhalif herkesi cezaevine attılar.Sonra ne oldu? Devran döndü bu sefer o savcı ve birlikte olduğu grup yargılanmaya başlandı. Şimdi o savcı da adaletsizlikten şikâyet edip, adalet istiyor!Hâlbuki bahse konu olanlar güçleri, adaleti tesis edebilecek konuma ve yetkiye sahip insanlardı. Güçlerini zulümden yana kullandılar ve başkalarına yaptıklarını şimdi kendileri yaşamak zorunda kalıyorlar. Zulüm varsa zalim de vardır. Zulme ortak olmamak için her insan zalimin zulmünü engellemekle mükelleftir.Sadece Kuran öğrettiği için örgüt yaftası yapıştırılmış 20 yıldır zindanda yatırılan insanlar var.Politika değil bu, insanların hayatları geçiyor.Bir ah bir cihanı yakar demişler. Mazlumun ahını alıp da ayakta kalabilmiş kim var yeryüzünde bir düşünün.
Yakup Köse, paralel kumpasla en son gözaltına alındığında “çocukluğumu çaldılar, şimdi de çocuklarımın çocukluğunu çalmaya çalışıyorlar. Buna izin vermeyin” diye not yazmıştı. Yüzlerce Yakup, yıllardır cezaevindebinlerce aile ise dışarda zulüm görüyor. Sayın Başbakan “28 Şubat zulmünü biz bitirdik” dedi,hemen akabindebu karar verildi. Gerçekten 28 Şubatbitirilmek isteniyorsa içerde yatan insanları bırakılması gerekir öncelikle. 28 Şubat kararlarından dolayı 600 den fazla Müslüman cezaevinde, yüzlercesi hala firari ve sürgün. Zulmü fiilen yaşamaya devam eden bu insanlar “bitti” demeden 28 Şubat bitmeyecektir.Darbecilerden tutun ülkeyi savaşa itekleyenine kadar herkes bir şekilde berat ediyor cezaevinden çıkıyor ama ne yapılırsa yapılsın Yakup’ların lehine dönmüyor durum. Kendisi de 28 Şubat zulmüne maruz kalan Yazar Sebahattin Aslan’ın ifadesiyle “14 yaşında idamla yargılanan Yakup ve onun gibi yüzlerce Müslüman için “bitmeyen 28 Şubat yapmışlar” sanki.
Aslında söylenmesi gereken her şey söylendi ve ne yapılması gerektiği biliniyor.‘Kişi ne yaparsa kendisine yapar’ denir. Neticede yaptıklarınızın hem dünyada hem ahirette elbette bir karşılığının olacağını biliyorsanız, karşılığını görmeyi de göze almışsınız demektir. Bu zulmün bitirilmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı artık. Allah mazlumların yardımcısı olsun.