Son günlerde gerek HDP’li siyasilerden gerekse PKK elebaşılarından gelen açıklamalar 2023 seçiminin rengini değiştirdi.
Açıklamaları alt alta koyduğumuzda; amaç ve hedefin çok net olduğunu görüyoruz.
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim.
Bakınız bu seçim; bir sistem değişikliği seçimi değil. Hani Millet İttifakı’nın vadettiği şu koalisyonlar dönemini başlatacak parlamenter sisteminden bahsediyorum. Konu çok daha büyük! Rejim değişikliği de değil. Hedef; Türkiye’yi Ankara ve birkaç ilden oluşan küçük bir beyliğe dönüştürmek. O da insaflarına kalırsa!
Bu iddiam Millet İttifakı’nın bazı genel başkanlarının kabul etmeyeceği bir argüman olabilir. Sorsanız; mümkün değil derler. Fakat olası senaryoda maksimum iki yıl içinde ülkenin, gelmiş olacağı pozisyon işte bu olacaktır.
Peki nereden mi çıkardım bu iddiayı.
Öncelikle PKK’dan gelen açıklamalar,
ABD’nin Türkiye seçimine yönelik söylemleri,
Ortadoğu’da suni bir devlet kurma projesi, tıpkı İsrail gibi. Yani PKK’nın yönetiminde ikinci İsrail türevi, bir devlet kurma projesi,
Dünya konjonktüründe oluşan konvansiyonel savaş gündemi,
2003’ten itibaren sınırları değiştirilen Müslüman ülkeler projesinin varlığı,
Pandemi ile başlayan 3. Dünya Savaşı’nın daha çok başında olmamız gerçeği…
Tabloya baktığımızda realite; çok açık ve net biçimde önümüzde duruyor.
Bu süreçte tıpkı Osmanlıyı yıkan ekip içindeki bir kısım kişi, bunu nasıl bilinçli planladıysa ve bir kısım da o trene sözde “iyi niyetlerle binmiş” ama sonucunun da bu olacağını hiç tahayyül edememişse, işte bugün de durum tam da bundan ibarettir.
Millet İttifakı’nda Türkiye’nin sonunu getirme hedefinde ve amacında olanlar var. Tabii HDP’yi de bu kapsamın içinde ele alıyorum. Bir de o trene Erdoğan nefretiyle binenler söz konusu. Niyetler farklı olsa da tren, kendi rotasında hareket edecek.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ferasetli ve basiretli davrandı. Bu trene binmedi. Açıklamasında; “Yeter ki Erdoğan gitsin siyaseti yapmıyoruz. Erdoğan gitsin de gerisi ne olursa olsun anlayışı var. Biz onlardan değiliz. Millet İttifakı’nın ülkeye bir şey vereceğine inanmıyorum. Karşı blokta komünist, ateist ve diğer fraksiyonların bir araya geldiklerini gördük. Bu bloka FETÖ'cülerin ve PKK yöneticilerinin de destek olduklarını gördük. Bu nedenle bu bloğun kazanmasına vesile olan bir parti olmak istemedik." dedi.
Fatih Erbakan ilkesel, milli ve ferasetli bir duruş sergiledi.
Çünkü Cumhur İttifakı’na dâhil olmuş diğer partilerin gördüğünü o da gördü.
Dünya konjonktürü çok sıkıntılı bir sürece girdi.
Üçüncü Dünya Savaşı başladı.
Korku pompalamak istemem ama gerçeklerin farkında olmak ve hazırlık yapmak durumundayız.
Pandemi bir denemeydi. Sonrasında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı inanın ki fitilin ateş almış hali bile değil. Bu ateşin büyümesini engelleyen unsur; Erdoğan’ın diplomasi kabiliyetidir.
ABD, Erdoğan’ı sandıkta yenmeyi başarırsa, Türkiye’yi kendi eksenine koşulsuz biçimde katacak ve Rusya’ya bu topraklardan ateş edecek. Bu hamle çok kolay olacaktır. Çünkü Millet İttifakı zaten NATO’ya bağlılık beyanını, Ortak Mutabakat Metni’nde ortaya koymuştur.
Erdoğan’ın diplomasi tarzındaki denge siyasetini zaten başaramayacaklarından kolayı seçerek inisiyatif almamayı tercih ettiler. Bu konjonktürde bu basiretsizlik, ülke için sonun başlangıcıdır.
Peki böyle bir tablo, neyi ifade eder? Çok net! Türkiye’nin kendini bir savaşın içinde bulması demektir. Kâbus gibi bir şey!
Olası senaryoda NATO’nun emir eri Türkiye için sürecin içinde büyük parçalanma başlayacaktır.
HDP’li Sırrı Süreyya Önder bir etkinlikte CHP’lilerin gözünün içine baka baka mikrofonda konuşma yaparken “Batı, cumhuriyete yüz yıllık bir avans verdi. Ama önümüzdeki yüzyıl böyle olmayacak” demiştir. Bunu derken ABD’den aldıkları suflelerle boylarından büyük cümleler kurmaktalar ve Millet İttifakı hem bu açıklamaya hem de PKK elebaşılarından gelen hadsiz söylemlere karşı üç maymunu oynamaktadır.
2023 seçimi Türkiye’nin 100. yılında gerçekleşmesi bakımından çok kritik önemi haizdir. Kritik olduğunu sadece biz değil ABD’li yetkililer de söylüyor.
HDP, PKK, hepimizin bildiği gibi ABD’nin köpeğidir. Biz ana aktörlere bakalım. Figüranlar sadece kendilerinden istenen görevleri yerine getirir.
ABD ve sarayında PKK-YPG’nin kadın teröristlerini ağırlayan Fransa, Türkiye’nin güneyinde bir terör devleti kurmak için diş bilemektedirler.
Millet İttifakı’nın ilan ettiği yerel yönetimlerin güçlendirilmesi meselesi, bahsettiğimiz olası savaş konjonktüründe terör devletine kapı aralar. Bu cümle üzerinde lütfen düşününüz.
Devletimi seviyorum.
Ülkemin bekası, her şeyin önündedir.
Türkiye’mizi bu çapulculara kaptıramayız.
PKK ve ağababaları olan ABD’ye, sandıkta bir kere daha ders vermeye var mısınız?