Türk mutfağını yaşatmak, tanıtmak ve anlatmak mecburiyetindeyiz. Öncelikle mevcut mutfak medeniyetimizin muhafazası, devamında ise mutfak kültürümüzün gelişmesi için gayret göstermeliyiz.

Türk mutfak dünyasına ahilik penceresinden bakarak bu köklü kültürü yaşatmak, tanıtmak ve layık olduğu seviyeye taşımakla mükellefiz. Bu kapsamda Türk mutfağının özünü muhafaza edebilmiş kurum ve kişilerle ortak çalışmalarda bulunmak, akademik anlamda bilimsel araştırmalar yapmak veya yaptırmak ayrı öneme sahip.

Tarihî bir derinliğe sahip Türk mutfağının kaybolmaya yüz tutmuş zenginlikleri tekrar vitrine çıkartılmalı. Şifa kaynağı yemek reçeteleri yaşatılmalı; aslına sadık kalarak geliştirilmeli.

Köklerinden beslenemeyenler göklere nasıl hâkim olabilir ki?

Ahilik ruhuyla yeme içme sektörünü tek çatı altında toplayabilecek, mevcut problemlere nihai ve kalıcı çözümler üretebilecek iradeye ihtiyaç var.

Bugün, lokanta ve restoran sektöründe en önemli ihtiyaç ‘marka’ eksikliğidir. Türk mutfağını temsil hakkı elde edebilmeyi başarmış markalara ihtiyacımız var. Yurt içinde ve yurt dışında Türk mutfağının hakkıyla temsil edilmesi ve tanıtılması sektör temsilcilerinin olmazsa olmazlarındandır.

Bu anlamda her birey kendisine sormalı: “Türk mutfağı adına bugüne kadar neyi başardım?” Buna verilecek cevap hem sektörün hem de Türk toplumunun geleceğini yakından ilgilendiriyor. Zira başaramıyoruz! Türk mutfağı her geçen gün mevzi kaybediyor. Beslenme kültürümüzün her gün bir uzvunu kaybediyoruz.

Bu konuda ortaya ne gibi hedefler konulmalı? Bu hususa da dikkati çekmek istiyorum.

İşe eğitimle başlamak gerekiyor.

Türk mutfağına ait yemeklerle ve reçetelerle ilgili kapsamlı bir eğitim çalışması başlatılmalı. Yerli üreten, yerli düşünen eğitmenlerle yeni nesil bir araya getirilebilir.

Sonrasında ise kendi köklerinden beslenen sağlam etkinlikler düzenlemek gerekiyor. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında Türk mutfağını, Türk mutfağının kahramanlarını, reçetelerini, kombinasyonlarındaki şifreleri anlatan seminerler, konferanslar, sergiler, uygulamalı fuarlar ve kapsamlı yemek yarışmaları yapılabilir.

Sektörde çok ciddi bir israf yaşanıyor. Bunun önüne geçilebilmesi için işverenlere ve çalışanlara yönelik eğitimler verilebilir. Buna ilave olarak yerel yönetimlerle veya sektörel STK’larla birlikte aşevleri kurularak hem israf önlenebilir hem de ihtiyaç sahibi insanların karnı doyurulabilir.

Türk mutfağı denilince sadece Anadolu coğrafyasındaki yemek reçeteleri ve yemek kültürü akla gelmemeli. Türk mutfağı geniş bir coğrafyada izler bırakmış kadim bir yapıya sahiptir ve Kuzey Avrupa’dan Balkanlar’a, Kafkasya’dan Türkistan’a, Mezopotamya’dan Kuzey Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyada Türk mutfağının izleri var.

Bu gerçekten yola çıkarak Türk dünyasıyla ilgili yiyecek ve içeceklerle ilgili bilgiler toplanabilir, Türkistan’la güçlü bağlar kurulabilir, Türk mutfağını yaşatmak için hangi ülke faaliyet yürütüyorsa o ülke veya ülkelerle iş birlikleri yapılabilir.

Türk mutfağının bir önemli eksik ayağı da tanıtım. Öyle hatıra binaen yapılan haberleri kastetmiyorum, şişirme belgesellerden hiç bahsetmiyorum. Bu alanda yeterli ve doyurucu çalışma yapılamıyor, uzman denilebilecek isim yetiştirilemiyor. Dolayısıyla yetişen yeni nesil, kırık dil ile anlatılan melez yemekleri Türk yemeği zannederek büyüyor ve kabul ediyor.

Evet!

Türk mutfağında sofra sanattır, yemek kültürdür, mutfak ise adaptır. Bu kültürün bütününe hâkim olabilecek insanlar yetiştirmek mecburiyetindeyiz.

Beslenme istilasına karşı, mutfak işgaline karşı bizi ayakta tutacak şifreyi açıklıyorum.

Kuzu postuna bürünmüş kurtlardan Türk mutfağı uzak tutulmalı, onların zararlarından gençlerimiz iyi korunmalı. Buna karşın Ateşbaz-ı Veli’lerin, Aşçı Dede’lerin, Nevin Halıcı’ların izinden gitmek isteyenlere kol kanat gerilmeli.

Türk mutfağıyla ilgili gün ve hafta bazında kalıcı etkinlikler düzenlenmeli, mutfağımızın kahramanları bu etkinliklere misafir edilmeli ve yaşatılmalı. Türk mutfağı konularında araştırma yapmak isteyen öğrenci/araştırmacılara maddi manevi destek verilmeli, kapılar sonuna kadar açılmalı!

Türk mutfağı sadece yemekten ibaret değildir! Bir adaplar manzumesi olan Türk mutfağı; ham madde, hazırlama, pişirme, yeme, içme, sunma, ikram gibi farklı özelliklere sahiptir ve bu özelliklerin her biri kendi içinde önemli öğretiler barındırır. Bu adaplar manzumesini bütün özellikleriyle ortaya çıkartmalı ve geleceğe taşımalıyız.

Kurtuluşumuz beslenme şeklimizde saklı!