Türk çiftçisinin emeği ve alın teriyle elde edilen hazineler, birilerine mi yönlendiriliyor? Bu konuda bir iddia var. Hem de önemli bir kurum temsilcisinin iddiası…

Yıllardır izah etmeye çalıştığım ‘marka’ olma zorunluluğu işte bugünler içindi. Böylesine stratejik ürünlerin elimizden uçup gitmesini, bu konudaki eksikliğimize bağlayabilir miyiz?

Yoksa bize has olan nemelazımcılık mı bize kaybettiren? Gamsızlık diyenlerimiz bile var!

Neyse, biz iddiamıza dönelim…

İddia o ki Türk fındığı, İtalyan markası tarafından ‘hiç ediliyor’. Bir diğer ifadeyle Türk çiftçisinin emeği, birileri tarafından alenen çalınıyor, Türkiye soyuluyor!

İddia sahibi Akçakoca Ziraat Odası Başkanı Kadir Mutioğlu. Başkan Mutioğlu’na göre İtalyanlar Türkiye'yi soyuyor!

Bu soyguna “dur" denilmesi gerektiğini haykıran Mutioğlu’nun iddiası hayli üzüntü verici, dayanakları da sağlam. Piyasada tekel gibi davranan İtalyan markasının, Rekabet Kurumu’na taahhüt verdiğini ve bu verdiği taahhüde rağmen soygun yaptığını ifade eden Mutioğlu, bu konuya acil olarak müdahale edilmesi çağrısı yapıyor.

Konuyu biraz daha açalım…

Akçakoca Ziraat Odası Başkanı Kadir Mutioğlu, İtalyan markasının Rekabet Kurumu’na verdiği taahhüt gereği TMO’nun açıkladığı fiyatın altında fiyat açıklayamayacağını; ancak aksine bir uygulamaya imza atarak soyguna devam ettiğini söylüyor.

Peki, bu nasıl bir taahhüt?

Mezkûr markanın fındık fiyatı konusunda Rekabet Kurumu’na verdiği taahhüt, TMO’nun açıkladığı fiyatın altında olmayacağı yönünde. Yani fındık alım fiyatı 130 liradan düşük olamayacak.

Soygun nasıl yapılıyor?

İddiaya göre marka, 11 numara elek kullanarak TMO’nun alım kriterlerine uymuyor. Türk çiftçisinin fındığından ortalama 8 randıman kayıp oluşturuyor. Bu şekilde de stratejik ve millî ürünümüz olan fındık, maliyetinin altında satın alınıyor.

Bu arada, sadece iddia sahibinin verdiği bilgilerle yetinmedim. Ordu ve Giresun bölgesinde bulunan fındık üreticileriyle de iletişim kurdum. Aldığım bilgiler, iddiaları doğrular nitelikte. Üretici hayli zor durumda.

Örneğin, Ordu’nun Ulubey ilçesindeki üreticiler, fındık alım fiyatlarının fırsatçılar tarafından 80-90 liralara çekildiğini ifade ediyorlar.

Fiyatların düşürülmesinde en önemli etken ise ‘kokarcalı fındık’ iddiası. Sahil kesiminde baş gösteren kahverengi kokarca zararlısının etkisiyle fındık fiyatları düşürüldü. Orta ve iç kesimlerde ise kokarca zararlısı yok. Hatta Yokuşdibi yaylalarından hasat edilen fındık, son yılların en verimli ve en kaliteli fındığı. Ancak buna rağmen fiyatlar can yakıyor. Bazı küresel markalar adına çalışan tüccar kılıklı fırsatçılar, kokarca zararını bahane ederek fındık fiyatlarını aşağıya çekmeye devam ediyor.

Birileri, fındık üreticisinin alın terini çalıyor!

Fındık üreticileri büyük bir çıkmazda! Bir soygunla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden fındık üreticileri, devletin seslerini duymasını ve bu soyguna son vermesini istiyor.

2040 yılına dikkat!

Tarım ve hayvancılık alanında yapılan yanlışları görünce insan sormadan edemiyor...

Böyle bir atmosferde küçük işletmeler, çiftçi aileler küstürülüp tarımsal üretim alanı endüstriyel tarım şirketlerine mi açılmak isteniyor?

Birçok tarım uzmanı, bu gidişatın devam etmesi durumunda, mevcut çiftçilerin en az yarısının toprağını satıp büyükşehirlere göç edeceğini veya sattığı toprakta/tarlada işçi olacağını ileri sürüyor. Daha kötü olan iddia ise 2040’lı yıllardan sonra Türk çiftçisinin yarısı, tarımsal faaliyetlerine son verip bu alandan tamamen çekilecek.

Peki, onlardan boşalan bu alanlara kimler girecek? İşte kritik soru bu!

Tüketim devam ettiğine göre, hatta artarak devam edeceğine göre birileri bu alanda olmaya ve üretmeye devam edecek.

İşte onların kim olacağı en büyük soru işareti!

‘Küçük çiftçilerin en az yarısı, tarım ve hayvancılıktan, üretimden uzaklaştırılacak.’ iddiası hayli ürkütücü! Bir anlamda, tasfiye edilecekleri ileri sürülüyor. Bunlardan boşalan üretim boşluğunu ise küresel ölçekli şirketlerin dolduracağı dillendiriliyor.

Zaman, varlıklarımıza sahip çıkma, emanet-ehliyet-liyakat durumunu yeniden gözden geçirme zamanı…

Türkiye’nin dertleriyle dertlenenleri sahneye alalım!