Her yaptığımızın, kendi hayatımızda olduğu gibi, ilişki içinde olduğumuz herkeste ve tabiatta iz bıraktığını biliyoruz. Sürekli yapıp ettiklerimiz, giderek yüz ifademizi, bakışlarımızı, duruşumuzu bile kuşatma altına alır ve bunlar zamanla bizi tanımlar hale gelir. Alıştığımız şeylerin duygusu, bizim sığındığımız yuva gibi bize tanıdık gelir ve zarar verse bile sahte bir güven hissi verir. Bu alışkanlık, bizi hayattan koparsa bile, engel olmaya korktuğumuz bir bağımlılığa dönüşebilir. Bizi şekillendiren, aile ilişkilerinin yanında, irtibat içinde olduğumuz çevredir. Üzüm üzüme baka baka kararır ve biz, de bir bakmışız ki kapkara olmuşuz. Ondan sonraki aşama, bu halin normalize edilmesi için bulduğumuz gerekçeleri meşrulaştırma aşamasıdır. Değiştiremeyeceğimizi düşündüğümüz şeyler, bu algının haklılığına dayanan kamuflaj cümlelerin istilâsına uğrar. Artık ondan sonra da değişim kelimesi, sadece okurken karşımıza çıkan sıradan bir kavram olur çıkar.
Ya da, akıllıca aklı geliştirmenin, daha iyi olabilmenin peşine düşeriz, bunun için, mahalle değiştirir, gerekirse şehir değiştiririz. Söz konusu ailece yaşanacak bir hayat ise, bu hayat hesabı tek tek sorulacak bir ömrü içine alıyorsa, o zaman çok daha titizlikle ele almamız gerekir. Allah, (c.c) islâmı yaşayamadıklarını, engellendiklerini söyleyenlere, ‘Allah’ın (c.c) arzı geniş değil miydi, neden hicret etmediniz’ sorusunu soracağı için, şimdiden gönülden gönüle, semtten semte ve şehirden şehire hicret etmek gibi bir seçeneğimiz var. Daha insanca ve daha doğru bir hayatın nasıl’ını öğrenmek gibi bir çaba alanımız var. Bu derdi dert edinenlerle yoldaş olmak gibi, helâl rızkın peşine düşerken, Rabbimizin (c.c) Esmalarının hayatımızda nasıl seyrettiğini, takdirin bizi hangi yollara sevk ettiğini, tam teslim olmuş bir yürekle izleyebilmek gibi bir seçeneğimiz var. Çünkü insan gibi insan, adam gibi adam ve insanı kâmil olma yolunda yürüyen bir yolcu var.
Bilmeliyiz ki, her saniye sadece tek sefer yaşanır. Azrail’in ayak seslerini duymadan yapılacaklar anlamlıdır. Hayata anlam katan tek şey ise, Rabbimize (c.c) yakın olmak, bizdeki esmaların açığa çıkması, kendimizden başlayarak faydalı olma alanını genişletebilmek. Rollerimizi, sorumluluklarımız ve sınırlarımızı, saygı, sevgi, duyarlılık ve özenli bir ilgi ile kuşatmak, ilk önce bize yarayacak bir donanımdır. Herkes ne yaparsa ilk muhatabı Allah’tır (c.c) ve etkisi de ilk önce kişinin kendisinedir. O halde, bu tek kullanımlık ömrün ve geri dönüşü olmayan bu yolculuğun, Allah’tan (c.c) alacağımız aydınlık, güç ve kuvvet ile birlikte yönetilmesi, Allah’ın (c.c) izniyle, sahili selâmete çıkabilmek için bir umut olabilir.