Bitkiler böceklenince ilaçlanır, insan hasta olunca tedavi olur. Etrafta salgın hastalık riski varsa tedbir üretilir ve bünye direnci güçlendirilir. Tedbir ve korunma; tedaviden önceliklidir. Zarar görmeden tedbir üretmek; aklın gelişmiş olmasının, öngörünün güçlü olmasının ve daha kaliteli bir hayat için, lazım olan ne ise onun farkında olunduğunun bir ifadesidir.
Başıboş akan su sadece otları sular, gülleri değil
Günümüzde, hastalıktan daha tehlikeli zarar kaynakları hayatımızı kuşatmış durumda. Hayatımızı başı boş akan sular misali kendi haline bırakırsak, zarar görürüz ve hatta zararın nereden geldiğinin bile farkında olmayız. Birikmiş bir suyu kendi haline bırakırsak istediği yere gider, bir kanal açarsak istediğimiz yere gider. Hayatımız ise, mutlaka bilinçli bir şekilde sahip çıkıp korumamız gereken anlardan oluşur. O halde diyebiliriz ki an; candır, dikkat edelim.
Suçlu avına çıkmak, kendinden kaçıştır
Bir sıkıntı yaşadığımızda, muhataplardan birisi olarak, “Bu niye oldu?” diye düşündüğümüzde, eğer kendimizi de işin içine katarak sebebini aramazsak, bu sefer suçlu aramaya başlarız. Kendisine bakmayan, otomatik olarak başkasına bakar. Başkasına baktığımızda ise, zihnimiz suçlu aradığı için, bize göre suç kaynaklarını bulmuş oluruz ve bu da bizi sürekli suçlamaya iter. Kaynağını kendimizin dışında yani yanlış yerde aradığımız için sıkıntılar artmaya başlar ve giderek soruna dönüşür. Bizler her taraftan sorunlarla sarılıp kuşatıldığımızda ise; kendi haline bırakmışlığımız, şikâyet etme alışkanlığını zirveye taşır. Oysa şikâyet etmek hiçbir işe yaramaz. Bilakis şikâyet ettikçe bu, evin içine de taşınır ve suçlamaktan birbirimize düşeriz. Sonuç; sıfıra sıfır, elde var sıfır bile değildir; çünkü pek çok şey eksilerdedir. Bu tablo, zihnen bilgi açlığından ölmek üzere olduğumuzun resmidir. Gönlümüz kuraklaşmış, aklımız aç bırakılmıştır.
Korunmayan her şey, bozulmaya mahkûmdur
Zihnimize ve bedenimize aldıklarımız, geri dönüşü olmayanlardır. Aklımızı korumak, zararlı unsurları tespit ederek uzak durmak, ilaveten koruyucu unsurlarla aklımızı buluşturmak; olmazsa olmazlarımızdan olmalıdır. İnsan, var olan malzemelerle düşünür, fikir üretir ve bir davranışta bulunur. Tarzımız bize normal gelse de çevremizdekilerle iletişimimiz sanki bir ton yükle yokuş tırmandırır gibi zorluyorsa, o zaman bizi düşündürüp davrandıran ve bir duygu oluşturan etkilenme kaynaklarımıza bir göz atma zarureti vardır. Yanlış bilgi, yanlış duygu oluşturabilir ve o da yanlış davrandırabilir. Çevremizde insanı ifsat etmeye yönelik pek çok mesaj kaynağı var. Biz, kendimizi ve çoluk çocuğumuzu koruyucu tedbirler almazsak, zarar gördükten sonra alacağımız tedbirler; eski iyi hali geri getirmeye yetmeyecektir. Saldırı çok ve yaygın. En güçlü korunma ise içten olandır. Bilgi ve sevgi ile donatılmış insan, içten güçlenecektir. O zaman farkındalıkla koruyucu tedbirleri almak; hem küçük dünyamız olan evimiz hem de içinde yaşadığımız dünya ve içindekiler için zaruridir. İnsanın aklını, ahlakını, değerlerini ve özgünlüğünü korumaya çalışmak, her insanın evrensel bir görevidir. Bunun için önce kendimizi, sonra yakın çevremizi daha sonra ise toplumu koruyabilmek için geç kalmadan hareket etmeliyiz.