Aile ilişkileri bir takım oyunu gibidir. Takımın içinde yer alan bütün oyuncular, bir bütünün anlamlı birer parçalarıdır ve her birinin aile içinde ayrı ayrı önemi ve fonksiyonu vardır. Bunlar birbiri ile uyumlu birliktelik sağlarlarsa, aynı notayı çalan orkestra elemanları gibi, ortaya müthiş bir tını ve ahenk çıkar. Her enstrüman ayrı telden çalarsa da, ortaya sadece gürültü kirliliği çıkar.
Aile; içinde yaşayanları hayata bağlar. Gerek aile dışındaki ilişkilerini, gerekse taşıdığı sorumluluklarını nasıl iyi halde tutacağını, aile içi ilişki ve işbirliği belirler. Ailede mutlu olan, iş birliğine yatkın olur. Doğru dil ve üslup ile yapılan konuşmalar; düşündürür, aklettirir ve gerekenin kavranmasına vesile olur. Başta baba ve sonrasında anne; kendi aralarında iş birliği ve güzel bir uyum içindelerse, çocuklarda otomatik olarak bir iç rahatlığı ve dinginlik söz konusu olur.
Ailede iş birliği ve yardımlaşma çok şeydir.
Herkesin sabah kalkınca yatağını düzeltmesi, kendi öz bakımını yapması, kahvaltı yaparken yardım edilmesi, herkesin kendi tabağını çeşmenin altında akıtıp tezgaha öyle koyması ve mümkün mertebe dağınıklık oluşturmadan iş yapma alışkanlığı; hayatı boyunca insana eşlik eden kalite alışkanlıklardır. Ailedeki işlerin yerine ve zamanına göre planlanması, çöpleri dökme, kardeşini avutma, ütüleri yapma, çamaşırları asma, katlama, yeri geldiğinde ütüleme ve benzer diğer işler; en iyisiyle coşkuyla yapıldığında, hayata dair çok güzel bir kazanım olur. Yaptığı işin ne olduğundan bağımsız olarak, mutlaka elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışması; kişinin kalite ayarının oluşması demektir. Bu aynı zamanda topluma ve birlikte yaşadığımız herkese karşı da boynumuzun borcudur çünkü Allah (c.c) böyle olmamızı istiyor. Kendisine düşeni bilmek ve yapmak, bunu da coşkuyla yapmak, insanı besler ve güçlendirir. Babanın, eşinin ihtiyaçlarını gözetip hakkını koruması, yardımlaşma konusunda istekli olması; çocukların da bunu kendi hayatlarında benimsemesi anlamına gelir. Ailede huzur arttıkça gönül yorgunlukları azalır. Çocukların arasındaki geçimsizlik azalır. Paylaşma, yardımlaşma ve muhabbetin azlığından kaynaklanan boşluklar azalır. Onun yerini sevgi ve coşkuyla yaşananlar alır. Böyle bir ortamda doğal olarak yaşanan sıkıntılar da soruna dönüşmeden kolaylıkla çözülebilir.
Ailede yapılan her işin toplumda bir karşılığı vardır.
Ailede işlere aşina oldukça, işler gözünde büyümez. Temizlemenin zorluğunu gördükçe, kirletmeme ve bozmama hassasiyeti gelişir. Emeğe saygı, emek verenin bileceği bir şeydir. Zorluğu anlamak, zorluğu yaşayanın anlayacağı bir şeydir. İşlerin yapılmasına katkıda bulunmak; düzenli ilgi ve emek gerektiren işlerin takibini kolaylaştırır ve itirazları en aza indirir. Toplumda kendi işini kendisi yapan, bunu da en iyisiyle yapan, topluma yük olan değil, yük alan insan olabilmek ve daha fazlası; ailede işlere yardımcı olmak, sorumluluk almak, her işin çok önemli olduğuna inanarak elinden geldiğince en iyisini yapmak, hakka ve hukuka riayet etmekle mümkün olur. Bunlar; aile içindeki dengeleri koruyarak öğrenilecek en önemli değerlerdir. O zaman, her şey ailede nelerin, nasıl yaşandığına bağlı olarak çocuklarda yerleşir. Bunun bilincinde olarak, aile içi dengeleri düzeltmek ve korumak, önceliklerimiz arasına girmeli.