Tartışmak da bir kültürdür kâri, daha doğrusu tartışabilmek… Kendi fikrinden olmayanı, senin düşündüğünü düşünmeyeni ve senin yaşadığın gibi yaşamayanı anlamak ya da en azından anlamaya çalışmak da bir kültür ve belki de karakter meselesidir. Aslında önemli mevzudur bu, zira “isyan” etmenin, karşı durmanın bile bir ahlakı vardır. Bizim kadim kültürümüz, devlet geleneğimiz ve asırlarca cihana hükmeden bir millet olmakla kazandığımız karakterimiz muhalif olmanın ve muhalefetin de bir ahlakı olduğunu gösterdi hep.  Örneklerini şimdi anlatacak değilim lakin haddi aşmadan, edepsizlik etmeden ve vatanın milletin menfaatini göz ardı etmeden yapılan eleştiri çoğu vakit müspet görülmüştür hep.

Oysa bizim zamanımızda ne itirazın ne tartışmanın ne karşı durmanın ve ne de ötekini anlamanın ahlakı yok. Açık açık söyleyelim bunu. Kuyruk acısıyla belki, mağlubiyetlerin hatta devamlı mağlubiyetlerin sancısıyla bel altı vurup da karşıdakine saldırmak ne itiraz etmek demektir ne karşı durmak ne de muhalif olmak. Aslında bunu yadırgamıyorum. Hem de hiç yadırgamıyorum zira yıllarca kendi fildişi kulelerinde oturup da Anadolu’nun masum, mazlum ve mümin insanlarını ezen, ötekileştiren, küçük gören, tahkir eden insanlar şimdi bu ezdikleri, küçük gördükleri, başında örtü var, dilinde dua var diye kapı dışı ettikleri, yerlerde süründürdükleri insanların güçlü olmasına ve kendileri daha bugünü anlayamazken yarının hayallerini kuruyor olmasına katlanamıyorlar.

Peki ya nedir muhalif olmak? Bence muhalefet denen şey; farklı fikri, düşüncesi olan adamların kendi düşüncesini savunması demektir. Eleştirmek demektir ve ahlaklı, haklı ve yerinde bir eleştiri her zamanda ve her mekânda faydalıdır zaten. Ama biz bunu hiç ve asla göremiyoruz. Muhalif olmanın iyi ya da kötü diye ayırmadan her olanı eleştirmek, devletin karşısında ve milletin menfaatinin aksine hareket etmek olduğunu gösteriyorlar bize. Hiçbir fikir olmadan, yeni bir şey söylemeden, kimseye faydası olmayan sadece ihtiras ve haset kokan hareketler görüyoruz. Oysa benim zihin dünyamda aynı şeyi düşünmüyor ve aynı şekilde yaşamıyor olsak da gerçek anlamda ahlaklı bir muhalif onurlu bir adamdır. Ve o fikir yarıştırır başka bir şey –buraya yazacak bir kelime var ama yazamıyorum- yarıştırmaz.

Ha bütün bunlar hiçbir şey eleştirilmeyecek, söylenmeyecek demek de değildir. Hatta eleştirilmiyor ve eleştirilemiyorsa problem var demektir. Eksikler, noksanlar ve varsa yanlışlar söylenmeli, dillendirilmeli ve anlatılmalıdır. Lakin bütün bunlar düzeltmek için, güzelleştirmek için, devlet için olduğu vakit anlamlı ve ahlaklı oluyor. Ama kardeşim eleştirmenin, karşı durmanın da bir adabı olmak zorunda değil mi? Hem adama sormazlar mı durduğun yere bak da ona göre söyle diye?

Ezcümle, herkes her olanı kabul etmek ya da beğenmek zorunda değil ama beğenmediğini, sevmediğini söylerken de hakaret etmek, sövmek zorunda da değil. Ahlak ve edep her yerde hem de her yerde lazım.