Baas rejiminin devrilmesiyle Rusya ve İran Suriye’den çıkmak zorunda kalırken ABD de Trump’ın ikinci döneminde bölgedeki askerlerini çekeceğinin sinyallerini veriyor.

20 Ocak’ta Beyaz Saray’a yeniden yerleşecek Donald Trump, bir önceki başkanlık döneminde Suriye’den Amerikan askerlerini çekmek istemiş ancak Pentagon’un direnişi sebebiyle başarılı olamamıştı.

Trump’ın Orta Doğu’daki savaşları bitireceğini söylemesi ve ulusal güvenlik danışmanlığına aday gösterdiği Mike Waltz’ın “Suriye’de hiçbir şekilde Amerikan askeri botlarının dolaşmasına ihtiyacımız yok.” şeklindeki açıklaması, Trump yönetiminin Amerikan askerlerini Suriye’den çekmekte kararlı olduğunun göstergesi.

Suriye’den çekilen ya da çekilmek zorunda kalan ülkelerin boşluğunu doğal olarak Türkiye dolduruyor.

Fakat Türkiye’nin uluslararası ve bölgesel diğer güçlerden bir farkı var.

Ankara tüm gücüyle destek olduğu ülkelerin dahi iç işlerine müdahalede bulunmuyor, bağımsızlıklarına ve egemenliklerine saygı duyuyor.

Türkiye’nin ilişkileri “direniş ekseni” türünden sanal söylemler ve sömürü çarkı değil; kardeşlik, dostluk, iyi komşuluk gibi gerçek değerler ve karşılıklı çıkarlar üzerine kurulu.

Bölge halkları da artık bu gerçeğin farkında.

Türkiye’nin dostluğunun ne kadar kıymetli ve yararlı olduğunu Somali’de, Azerbaycan’da, Libya’da, Katar’da ve son olarak Suriye’de herkes gördü.

Baas rejiminin kısa sürede devrilmesinde tarihin doğru tarafında duran Türkiye’nin Suriye halkının haklı mücadelesine verdiği desteğin rolü olduğu inkâr edilemez bir gerçek.

Bununla birlikte Suriye halkına “Biz olmasaydık başaramazdınız” şeklinde bir yaklaşım yok.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Şam’da Ahmed eş-Şera ile birlikte düzenlediği basın toplantısında “Kardeşlerim” diye hitap ettiği Suriyelilere “Bu zafer sadece sizindir ve başka hiç kimsenin değildir.” dedi.

Özgür Suriye ile Türkiye arasına fitne tohumları ekmek isteyenlere fırsat vermemek için Fidan’ın açıklamalarındaki dili ve hassasiyeti korumak önemli.

Türkiye’nin millî güvenliğini tehdit eden bölücü terör örgütünün Suriye’deki varlığına son vermek ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü muhafaza etmek öncelikle Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni yönetimin görevi.

Şam’daki meşru hükûmet terörle mücadelede yardım isterse Ankara da elinden gelen desteği verecektir.

Türkiye’nin bir başka özelliği de dost ülkelere ihtiyaç duydukları her alanda yardımcı olması.

Rahmetli Cemal Kaşıkçı, Türkiye’nin Somali’de yaptıklarından ve tarımsal eğitim desteği gibi projelerinden övgüyle bahseder, Türkiye’nin ve İran’ın yaklaşımları arasındaki farka dikkati çekerdi.

Türkiye, Suriye’nin sadece PKK/YPG’yle mücadelesine değil, tarımdan ekonomiye her alanda duyduğu ihtiyaca gücü yettiğince cevap vermeye çalışacak.

Kızılay Şam’da temsilcilik açarken TİKA çoktan çalışmalarına başladı.

Suriye, mühendisinden doktoruna eğitimli insanı çok olan bir ülke.

Suriyeliler çalışkanlar ve ticaret konusunda da oldukça başarılılar.

Ülkeyi bir an önce ayağa kaldırmak ve yaraları sarmak için ihtiyaç duydukları en önemli şey yolsuzluğa prim vermeyen iyi bir yönetim, güvenlik ve istikrar.

Türkiye’nin de desteğiyle kısa sürede yıkımı kaldırıp Suriye’nin çehresini değiştireceklerinden kimsenin kuşkusu olmasın.