Adına “sosyal medya” dediğimiz bir bağımlılığımız var bizim. Bunu kabul edelim ya da etmeyelim ama gerçek bu. Neredeyse en küçüğünden en büyüğüne kadar halkın tamamı bir şekilde bu illetin müptelası. Bir grup siyasi kaygılarıyla bir alanda, diğer bir grup eş dost arkadaş diye bir başkasında, diğerlerinin bir kısmı ‘beni de görsünler’ diyerek fotoğraf paylaşma sevdasında, bir kısmı saçmalığın bile saçma kaldığı videolarla açıkçası benim de neyin peşinde olduklarını tam kestiremediğim bir alanda.

Şimdi bunlar bizim bildiklerimiz ve aleni olarak gözümüzün önünde olanlar. Bir de bizim bilmediğimiz, girmediğimiz ve görmediğimiz yerler var. Son bir iki haftadır okuduğum, dinlediğim, anladığım kadarıyla bu saydığım ve ismini hemen bildiğimiz alanlar söz konusu bağımlılığın içinde neredeyse en masum olanları. Diğerleri ise gerçek manada bir pislik çukuru. Özür dileyerek misal vermek zorundayım; mesela herkesin açık açık ve kolaylıkla, yaş sınırı ve herhangi bir kriter de olmadan girebildiği baya baya sanal fuhuş yapılan sosyal mecralar olduğunu yazıyor bu konuyu bilenler. Ha, bu da öyle şuradan buradan alınıp gelen bir mesele değil. Bire bir ve bizzat bu topraklarda yaşayan insanlar kendilerini teşhir ediyorlar. Hem de yazana göre yüzlerini, kimliklerini dahi saklamaya gerek duymuyorlar bundan. Yani sokağa çıkıp gezdiğinizde görebileceğiniz herhangi birileri bu insanlar ve bu yaptıkları sanal kötü yoldan, baya baya hem de çok büyük paralar kazanıyorlar. Doğal olarak da insanları bir şekilde buraya bu tamamen duygusal durumlar getiriyor. Hatta bir yazıda burada görüntü paylaşan fenomenlerin -bunun isminin fenomen değil de bir başka şey olduğunu hepimiz biliyoruz sanırım- yaş sınırının çok aşağıda olduğunu hatta mutaassıp görünen pek çok kadının da bu kötü yola düştüğünü söylüyor.

Sonra çocukların oynadıkları oyunlar var. Bunlar da ilk görüşte masum gibi geliyor insana. Gerçekten de öyle görünüyor ama içine yerleştirdikleri mesajlar ve ilk bakışta bizim fark edemediğimiz olaylar çocuklara LGBT’den uyuşturucuya aklınıza gelemeyecek kadar ahlaksızlığı aşılıyor. Yani siz; çocuğunuz ahlaklı, terbiyeli yetişsin diye çırpınıp dururken birileri bile isteye ve şeytani bir planla çocuklarınızı sizin çocuklarınız olmaktan çıkarıyor. Sonra bizler de dönüp “Bu çocuk bunları nereden öğreniyor?” falan diyoruz.

“Bu çukurdan sağ salim çıkar mıyız?” sorusuna cevap verecek kişi ben değilim elbette. Bu konunun ilgilileri ve bilgilileri var. Ama şu son Instagram kısıtlaması meselesinde gördük ki bu bağımlılık öyle kolay atlatılacak bir bağımlılık değil. Etraf yangın yerine döndü. Açın diye ağlayanları, böyle şey olur mu diye sızlananları gördük. Ha, burada ne yapıyorlar diye sorsan aslında yaptıkları hiçbir şey yok.

Bu anlattıklarımdan sonra çok masum kalacağını bilsem de gördüğüm bir metni burada paylaşayım. Şöyle yazmış birisi; “Instagram kapatılınca evdekilerle biraz sohbet ettik. Annem biraz yaşlanmış, kardeşim de büyümüş. Babamın bıyıklı olduğunu da yeni fark ettim. Aslında fena insanlar da değillermiş.”