Malezya Ticareti Geliştirme Ajansı’nın davetlisi olarak medya sektörünün temsilcileriyle Kuala Lumpur’da 2 gün yoğun görüşmeler yaptık. 14 ülkeden davet edilen prodüksiyon, animasyon, dağıtım, televizyon şirketleri ve Malezya firmalarıyla görüşme imkanı bulduk. Malezyalı firmaların yoğun ilgisiyle karşılaştık. Uluslararası piyasalara açılmak ve dünya pazarını düşünerek gerçekleştirilecek projeleri üretmenin önemini açıkça görmüş olduk.

Masamıza gelen her firma yetkilisinin ilk sorusu: Türkiye’de durum nasıl?

“8-10 saatte her şey normale döndü” cevabımız karşısında çok şaşırdıklarını gördüm. İlk etapta bu kadar kısa zamanda her şeyin bitmiş olmasına inanmamaları üzerine biraz izah yapmak gerekti. Biz de inanamadık ve biz de böyle bir hareket beklemiyorduk. Ancak maalesef oldu. Türk milletinin hızlı bir şekilde topyekün direnişi karşısında münafık şebekesi dağıldı gibi izahlarımız muhataplarımızda bir rahatlamaya vesile oldu.

Bu musibet nedeniyle Türkiye programını erteleyenlerle karşılaştık.

Türkiye’de çalıştıkları firmaların yetkililerinin de programlarını ertelemelerini tavsiye ettiklerini söylediler. Bunu söyleyenlere de biraz hayıflandım. Buradan duyurmak istiyorum: “Yapmayın efendiler, dürüst olun, ayağınıza kurşun sıkmayın. Bu yaptığınızla darbecilerin ekmeğine yağ sürüyorsunuz.”

Durumun öncekinden farklı olmadığını, o nedenle program ve projelerini ertelememelerini ifade ettik. Bugünün dünden daha iyi olduğunu vurguladık. Her toplantının yarısı iş görüşmesi, yarısı da Türkiye’de yaşadıklarımızı anlatmakla geçti.

Sorular çok olunca firma olarak bizim de katkı verdiğimiz Çeviri İşletmeleri Derneği’nin hazırladığı 32 dilde bilgilendirme metni ve 4 dildeki filmi görüştüğümüz bütün firmalara gönderdik. Gazeteci arkadaşım Kemal Çiftçi Bey bu konuda gerçekten olağanüstü gayret sarf etti. Daha sonra görüştüğümüz yetkililer bilgilendirme metninden memnun olduklarını beyan ettiler. Bu vesileyle yurt dışına çıkan heyetlerin yanında doğru bilgilendirme yapacak bir metnin ve mümkünse kısa bir filmin bulunmasında fayda var.

Malezya toplumu çok renkli çok boyutlu bir görünüm arz ediyor. Malayların yönetimindeki ülkede nüfusun yüzde 25’i Çin kökenliler, yüzde 10’u Hint kökenliler, yüzde 10’u da yerlilerden oluşuyor. Bu çok kültürlülüğü sokaklarda da görebiliyorsunuz.

Medya sektöründe bizimle iş yapma noktasında çok hevesliler. Herkesin Türkiye’ye gelme isteği var. Gelenler de Türkiye’yi öve öve bitiremiyorlar.

Sivil toplum örgütlerinin yanı sıra büyükelçilerimiz, konsoloslarımız, ticaret ataşelerimiz, kültür ataşelerimiz bir an önce harekete geçmeli, her kademede bilgilendirme yapmalılar.

Heyetten katılanlarla Cuma namazını Kuala Lumpur’un en büyük camii Vilayet Camiinde kıldık. Aynı araçla döndüğümüz Moritos’lu medya grubunun sorumlusu Selim Bey’in ilginç yorumunu aktarmak istiyorum:

“Türkiye yıllardır AB’ye girmeye çalışıyor. Türkiye’nin Müslüman bir ülke olarak ne işi var Avrupa Birliği’nde? Başınıza gelenler birazda bunun yüzünden.”

Moritos’lu Selim’in söyledikleri üzerinde düşünmeye değmez mi?