ABD Başkanı Trump, Twitter hesabında “Suriye’de olmamızın tek nedeni olan DAEŞ’i yendik” mesajını verdikten sonra, Beyaz Saray’dan da Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilmeye başladığı açıklaması geldi.
Trump, yine etkin bir şekilde kullandığı Twitter’da yaptığı açıklamada, Amerika’nın Ortadoğu’da sonsuza dek kalamayacağını, askerlerin ve Amerika’nın bölgeye harcadığı mali kaynağın artık Amerika’ya geri dönmesi gerektiğini söyleyerek çekilme kararını savundu.
ABD Başkanı’nın Suriye’den asker çekme arzusu sır değildi.
Buna rağmen Trump’ın kararı birçok kişi için sürpriz oldu.
Çünkü ABD Başkanı’nın askerlerin Suriye’de kalması yönünde ikna edildiği kanaati hâkimdi.
Ayrıca İsrail’in isteği de bu yöndeydi.
Üstelik Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, Amerikan askerlerinin Suriye’deki varlığının faturasını ödemeyi taahhüt etmişti.
Trump’ın kararının ardından epey şok geçiren ve sırtından bıçaklandığını düşünen oldu.
Terör örgütü yandaşı CENTCOM Komutanı Joseph Votel de tepkisini “Mideme yumruk yemiş gibi hissediyorum” şeklinde ifade etti.
Oysa Amerika’nın er ya da geç bölgeden çekilmek zorunda kalacağı ve bugün olmazsa yarın bölgenin gerçek sahiplerinin birbirleriyle baş başa kalacakları belliydi.
ABD Başkanı’nın Suriye’den çekilme kararına şaşıranlar bu gerçeği görmek istemediler.
Yanlış hesap yaptılar.
O hesabın da Bağdat’tan döneceğini zaten atalarımız çok önceden haber vermişlerdi.
Trump’ın Suriye’den çekilme kararının ardından en çok gündeme gelen soru şu:
“Boşluğu kim dolduracak?”
Bu konu üzerine çeşitli yorumlar yapılıyor ve Suriye’de oluşacak boşluğu Rusya’nın ve İran’ın dolduracağı öne sürülüyor.
Başta İsrail medyası olmak üzere, ABD Başkanı’nın kararına tepki gösterenlerin eleştirilerinde ileri sürdükleri iddialardan biri de bu.
Suriye’de bir yandan diktatör rejime ve müttefiklerine, diğer yandan yapay olarak şişirilmiş terör örgütlerine karşı sekiz yıldır mücadele veren bir halk var.
Suriye halkının özgür iradesiyle ve demokratik seçimlerle kendi yönetimini seçmesi halinde herhangi bir boşluk kalmaz.
Türkiye’nin de devrimin başından beri savunduğu tez bu.
Suriye’de boşluklar oluşmasına ve terör örgütlerine alan açılmasına dışarından yapılan müdahalelerin yol açtığı biliniyor.
Halkın rejimden kurtardığı bölgelerin önce DAEŞ eliyle gasp edildiğini ve ardından PKK/YPG’ye teslim edildiğini herkes gördü.
O bölgelerin hepsinin gerçek sahiplerine, yani Suriye halkına dönmesinin vakti geldi.
Türkiye de – Allah’ın izniyle – buna destek verecek.
Amerikan askerlerinin Suriye’den çekilmesi, aynı zamanda PKK devleti ve terör koridoru projesinin de iflası anlamına geliyor.
Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz:
Söz konusu projenin rafa kaldırılacağı 15 Temmuz’da belli olmuştu.
Hatta daha da ileri gidip Türkiye’deki darbe girişiminin başarısız olmasının Amerika’nın Suriye’den çekilmesine zemin hazırladığını söyleyebiliriz.
Çünkü Türkiye’nin kararlı tavrı olmasaydı proje hızlı adımlarla hayata geçirilecekti.
Allah korusun, ülke tamamen FETÖ’nün kontrolüne girseydi, Türkiye projeye engel çıkarmayacak ve hatta uygulanmasına yardımcı olacaktı.
Amerika’nın desteğiyle iyice şımaran ve Trump’ın çekilme kararıyla yüzüstü bırakıldığını hisseden terör örgütü, asıl şoku bugüne kadar sessiz kalan bölge halkının ve Arap aşiretlerinin tepkisiyle karşılaştığında yaşayacak.
Teröristleri yeniden Suriye rejiminin kollarına atılmak da kurtaramayacak.
Çünkü terör örgütü kontrolündeki bölgeleri teslim etmeyi teklif etse de rejim güçleri söz konusu bölgelerde başlayıp ülkenin tümüne yayılacak yeni bir devrim dalgasıyla karşılaşmaktan korktuğu için teklife pek sıcak bakmıyor.