Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ve Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un Şam’ı ziyaretleri sırasındaki davranışları ve Suriye’deki yeni yönetim hakkında yaptıkları açıklamalar Batılıların ve özellikle Avrupalıların çarpık zihniyetini bir kez daha gösterdi.

Batı değerlerini uygarlığın zirvesi ve ölçüsü kabul eden, Batılıları diğerlerinden üstün gören, başkalarını yargılama ve onlara ne yapmaları gerektiği konusunda talimat verme hakkına sahip olduğuna inanan bir anlayışın tezahürüne şahit olduk.

Almanya Dışişleri Bakanı’nın Ahmed eş-Şera’yla görüşmeye giderken giydiği kıyafetle mesaj vermeye çalışmasındaki “ucuzluk” da dikkatlerden kaçmadı.

Baerbock, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Avrupa Suriye’yi destekleyecek ama İslamcı yapılanmaları finanse etmeyecek.” dedi.

Suriye’deki yeni yönetim Almanya’dan para istemiş değil.

Şam sadece uluslararası toplumdan devrik rejim döneminde Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını talep ediyor ve bunda da tamamen haklı.

Türkiye’den, Suudi Arabistan’dan, Katar’dan, Kuveyt’ten ve birçok ülkeden Suriye’ye yardım yağıyor.

Yeni yönetime mesafeli duran Mısır dahi önceki gün bir uçak dolusu yardım gönderdi.

Suriye’de güvenlik ve istikrar sağlanırsa ülkenin kısa sürede yaralarını sarıp ayağa kalkacağından kimsenin şüphesi olmasın.

Suriyeliler başlarının çaresine bakacak yetişmiş insan gücüne sahipler.

İmkânlarının yetersiz kaldığı durumlarda kendilerine destek olacak Türkiye gibi dostları var.

Şam Havaalanı Türkiye’nin ve Katar’ın teknik desteğiyle kısa sürede eksikliklerini tamamladı ve yarından itibaren dünyanın her yerinden uçuşlara açık olacak.

Almanlar paralarını kendilerine saklasınlar ve Trump’ın ikinci başkanlık döneminde ne yapacaklarını düşünsünler.

Rusya’nın artık Suriye’den ayrılması gerektiğini söyleyen Baerbock, Suriye’nin, hangi ülkeyle nasıl ilişki kuracağını Berlin’e sormak zorunda olduğunu sanıyor olsa gerek.

Almanya Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarının aksine Şam’daki yeni yönetim, ABD ve Avrupa’yla olduğu gibi Rusya’yla da Suriye’nin çıkarları doğrultusunda dengeli bir ilişki kurma niyetinde.

Şam’da Hıristiyan azınlığın temsilcileriyle bir araya gelen Fransa Dışişleri Bakanı’nın “Suriye’de Hristiyanların yanında olacağız.” açıklamasına cevap yine Hristiyanlardan geldi.

Buluşmada söz alan Suriyeli bir Hristiyan, Suriyelilerin mezhepler, dinler ve etnik kimliklere göre bölünmesine karşı olduklarını söyleyerek “Herhangi bir yabancının bizim hakkımızı savunmasına gerek yok.” dedi.

Müslümanların fethinden itibaren Müslümanların ve Hristiyanların bölgede yıllarca barış ve huzur içinde yaşadıklarını, Avrupa’dan gelen Haçlıların hem Müslümanlara hem de Hristiyanlara büyük zararlar verdiğine tarih şahit.

Suriye’de Nusayri azınlığa dayalı bir rejim kurulmasında Fransa’nın başrolü oynadığını da herkes biliyor.

Kısacası Fransa devrik rejimin suç ortağı.

Batılıların üst perdeden konuşarak insan hakları ve demokrasi dersi vermeye kalkışmalarına biz alışkınız.

Bugüne kadar Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında yaptıkları kibir dolu açıklamaların haddi hesabı yok.

Suriye’deki yeni yönetim de Batılıların bu huyuna ve kışkırtıcı açıklamalarına aldırış etmemeli.

Önemli olan kervanın yürümesi.