“Geçmişte denediniz, olmadı; neden tekrar deniyorsunuz?”

Bu soru şimdilerde sık sorulur oldu.

Soruya bakınca mantıken doğru gibi görünüyor.

Çözüm süreci kastediliyor.

Yalnız, niyet iyiyse bile feraset eksikliği var soruda ve devlet aklıyla alay ediyorlar akıllarınca…

Çözüm sürecinde niyet apaçık belliydi.

“Analar ağlamasın, genç fidanlar can vermesin.”

Çözüm sürecini akamete uğratan girişim de belliydi.

Devletin iyi niyetini suistimal ettiler.

PKK zaten bir aparat, bunu bilmeyen yok; ne emredilirse onu yapar.

Hatırlayın, çözüm süreci şu yazıyla son buldu;

14 Temmuz 2015 günü, Bese Hozat’ın, Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan “Yeni Süreç: Devrimci Halk Savaşıdır” başlıklı yazısı... Yazıda, “devrimci halk savaşı ve serhildan (isyan)” çağrısı yapıldı.

PKK bu yazıyla kendisine verilen görevi yerine getiriyor, devlete kafa tutmaya devam ediyordu.

O zamanlar devleti suçlayanlar, bilerek veya bilmeyerek çözüm sürecini akamete uğratmak isteyenlerle aynı düşünceyi paylaşıyorlardı.

Tuhaftır ki bir taraf vatanını sevdiği için çözüm sürecine karşıydı; diğer taraf da Türkiye düşmanı olduğu için…

Bu benzerliği iyi analiz etmek gerekiyor.

Yazının başında sorulan soruya dönecek olursak…

Geçmişte çözüm bir kez denendi ve sabote edildi.

Asıl denenen başka bir şey var yıllardır.

Bakın;

“15 Ağustos 1984 akşamı Siirt'in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde gerçekleştirilen; bir askerin şehit düştüğü, dokuz asker ve üç sivilin yaralandığı ilk saldırıların üzerinden 40 yıl geçti.” (AA)

Bu haber metnine dikkatinizi çekmek istiyorum.

40 yıldır bu ülkede her gün denenen şeydir terör. Anaları ağlatan, genç insanları toprağa veren terör.

Terörle mücadele de 40 yıldır aynıdır.

Şimdi kıt aklıyla devlet aklını tiye alan kerli ferli adamlar yine düşmanla aynı şarkıyı terennüm etmeye çalışıyor.

Düşman önden bağırıyor, bunlar arkadan bağırıyor.

Hem kendileri PKK uzantısı partiyle ittifak yapıyor hem o parti ile görüşme yapan Bahçeli’ye ağza alınmayacak hakaretler yağdırıyorlar.
“İttifak yaparken aklın neredeydi?” diyemiyoruz.
Öyle pişkinler ki kendilerini okuyan kitleyi aptal gördüklerinden her türlü çelişkiyi rahatlıkla yutturuyorlar.
Bir de milliyetçi olduğunu iddia edip devlete karşı çıkanlar ve devlete akıl verenler var.
Hay aklınızla bin yaşayın da devletin aklına karışmayın e mi?
Merak etme, sen felaha eresin, analar ağlamasın, evlatların genç yaşta şehit olmasın diye devlet gövdesini taşın altına koyuyor.
Kaldı ki bu süreç çözüm süreci değil, terörü tasfiye süreci…
Bunu şimdi anlamanı beklemiyoruz.
Bunu, PKK silah bırakınca; Suriye, kendi halkının tamamının seçeceği yönetimle idare edilmeye başlayınca, en uzun sınırımızdaki terör belası ortadan kalkınca anlayacaksın.
Bizim derdimiz, iş işten geçmeden önce anlaman. 
Taziye: Zamansız dünyaya geldiğini düşünen, ezilmiş, itilmiş, ötekileştirilmiş insanların sesi olan Ferdi Tayfur’a Allah’tan rahmet diliyorum.