Her yıl israf raporları yayınlanıyor. Raporlardan edindiğimiz bilgiler ürkütücü! Hem dünya genelinde hem de Türkiye özelinde israfın boyutları korkutucu rakamlara ulaşmış durumda!
Örneğin 2023 yılına ait Dünya İsraf Raporu’na bir göz atalım. Perakende, yiyecek hizmetleri ve hane halkı düzeyinde 1.05 milyar ton gıda israf edilmiş. Kişi başına düşen israf miktarı ise 130 kilogramdan fazla. İsraf edilen ürünlerin 79 kilogram gibi büyük bölümü hanelerde gerçekleşiyor. Yani tüketiciye ulaşan gıda ürünlerinin yaklaşık yüzde 20’si çöpe gidiyor.
Çarpıcı olan ne biliyor musunuz? İsraf sorunu beklendiği gibi gelişmiş ve gelir düzeyi yüksek ülkelerde değil, gelişmekte ve fakir sayılabilecek ülkelerde gerçekleşiyor!
Bu, düşündürücü bir olumsuzluk. Hem gıda ihtiyacı duyacaksınız hem de elinizdeki her 5 kilogram gıdanın 1 kilogramını çöpe atacaksınız!
En fazla israfın yaşandığı ülkeler hangileri? Bu merakınızı hemen gidereyim; listenin başında Çin ve Hindistan yer alıyor. Yıllık olarak Çin’de yaklaşık 110 milyon ton, Hindistan’da ise 78 milyon ton gıda israf ediliyor. Batı’da durum biraz daha farklı. Amerika Birleşik Devletleri’nde israf oranı 25 milyon ton civarındayken Almanya ve Fransa gibi ülkelerde yıllık 6.5 milyon ton gıda çöpe gidiyor.
Açlığın pençesinde yaşam mücadelesi veren Afrika kıtasında ise israf şaşırtıcı derecede yüksek seyrediyor.
Kişi başına israf rakamlarında 189 kilogramla Nijerya başı çekiyor. Bu ülkeyi 160 kilogramla Ruanda, 119 kilogramla Tanzanya takip ediyor.
Evet. İsraf bütün inançlar tarafından hoş görülmeyen bir sorumsuzluk örneğidir. Ancak İslam, dinî olaya daha hassas yaklaşmakta ve israf olgusunu kati surette yasaklamaktadır. Buna rağmen Türkiye'yle birlikte Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi zengin Körfez ülkelerinin listede üst sıralarda yer alıyor olması hayli düşündürücü!
Türkiye dünya genelinde kişi başına düşen en fazla gıda israfının yaşandığı ülkeler arasında ilk beş ülke arasında yer alıyor. Öncelikle bu utanç verici istatistikten bir an önce kurtulmalıyız.
Dünyadaki ters orantı maalesef Türkiye’de de yaşanıyor. Türkiye’de israfın en fazla yaşandığı illere baktığımız zaman, ekonomik olarak refah seviyesinin altında kalan illerde daha fazla israf yaşandığına üzülerek şahit oluyoruz.
Bu durumu nasıl açıklayabiliriz? Umutsuzluk olabilir mi? Boşvermişlik, emekten uzaklaşmak! Belki de eğitimsizlik… Hepsi de mümkün ancak eğitim ayrı bir öneme sahip. İsraf ve eğitim arasındaki ilişki, eğitimin bu felaketi önlemede en önemli kale olduğu gerçeğini bize gösteriyor.
Türkiye’de yaşanan israfın boyutlarını bir önceki yazımda işlemiş, herkese üzerine düşeni yapması gerektiği çağrısı yapmıştım.
Çağrımı yineliyorum!..
Sorumlu nesiller yetiştirmeliyiz… Emeğimize sahip çıkmalıyız. Helal gıda, sağlıklı beslenme, savurganlığın zararları, alın terinin kutsiyeti ve tasarrufun kazandırdıkları gibi konularda yeni nesle kalıcı ve etkili eğitimler vermeliyiz.
İsraf belasından bizi kurtaracak olan eğitimdir.
Türkiye’nin en ucuz gıdası kırmızı et mi?
Bu sorunun cevabını Samsun Kasaplar Odası Başkanı Ömür Şen veriyor. Türk tüketicisinin kırmızı ete ulaşabilmesi gittikçe zorlaşırken Sayın Şen’den böylesi bir açıklama gelmesi hayli şaşırtıcı. Kırmızı et fiyatlarının makul olduğunu söyleyebilir, maliyetlerin çokluğundan bahsedebilir. Hepsini anlamak mümkün. Ancak Türkiye’nin en ucuz gıdasının kırmızı et olduğu iddiası gerçeklikten çok uzak. Eğer kastettiği Et ve Süt Kurumu’nun yerel perakendecilerle anlaşarak tüketiciye sınırlı sayıda arz ettiği ekonomik kuşbaşı ve ekonomik kıyma ise bilemem. Kaldı ki tüketici nefes alabilsin diye başlatılan ekonomik et satışı istikrarlı bir şekilde devam edemiyor, vatandaş her istediği noktada bu ürünlere ulaşamıyor.
Ancak, Ömür Şen’in bir açıklaması çok dikkat çekici. Sayın Şen, bir restoranda yenen ve porsiyon diye tabir edilen 100 gramlık et yemeğine verilen para ile kasaptan alınan 1 kilo kırmızı etin fiyatının aynı olduğunu ifade ediyor. Bu açıklama doğrudur ve dikkate alınmalıdır. Türk tüketicisi adına bu açıklamayı önemli buluyor ve bu köşeden Ticaret Bakanlığı yetkililerine sesleniyorum:
Lütfen tüketicinin soyulmasına müsaade etmeyin. Serbest piyasa aldatmacasına kanmadan, maliyetler dayatmasına aldırmadan yeme içme mekânlarındaki fahiş fiyat zulmünü bitirin ve fiyat dengesizliğini ortadan kaldırın!