Bugün o yazıyı yazacağım. Bunu senin için, öteki için, onun için yapmayacağım. Bunu kendim için yapacağım. Tüm suskunluklarıma, tüm üzüntülerime, tüm boş vermişliğime, canımı yakan ne varsa hepsine bir çizgi çekip bugün, o ferah yazıyı yazacağım. Bugün seçim olduğu için değil. Zaten bir kuralı var evreni kuranın; nasıl yaşarsanız öyle yönetilirsiniz! Afrika'da, Asya'da, Balkanlarda, ülkemin harap olmuş şehirlerinde kime dua ediliyorsa o olsun liderimiz, desem de Allah bize seçtiğini sevdirsin. Sevilecek, sayılacak olanla yürüyelim. Vatanseverler ya da onların karşısındakiler için de değil bu yazı. Evet, ülkem için yazabilirim. Çünkü üzerimde hakkı var. Sadece topraklarını çiğnemiyorum. Onun toprağı benim etimdir. Ama bugün gerçekten kendim için yazacağım. Üzerini örttüğüm ne varsa, aman kırılmasınlar diye sustuğum ne varsa, korkunç cehaletleriyle insanların üzerine kusa kusa yaşayanlara rağmen, bencil dostlar, doyup başka musurlara giden aşklar, tanımamak ve saymamak için direnen tanıdıklar için değil; bir hayatım olduğu için, içimden geldiği gibi yazacağım.

Dünyaya geldiğim için, bir Türk olduğum için, bir erkek olduğum için, bir baba olduğum için, kitap okuyabildiğim için, çay içebildiğim için, iman ettiğim için, ülkeler şehirler insanlar gördüğüm ve tanıdığım için, baharın kokusunu bildiğim için, kar üzerine bastığımda pütür pütür sesi duyduğum için, mesela terlediğim için, güldüğüm için, ağlayabildiğim için, uykumda rüya görebildiğim için mutluyum ve bin teşekkür taşıyorum içimde.

Devletler yıkılır, hükümetler değişir, ortaklıklar bozulur, sevgililer ayrılır, eşler boşanır, mesela depremler olur, afetler olur; insanım, canım yanar! Ama bilirim ki değişmeyen bir şey vardır: ahlak.

Ahlak, dünyada yalnız olmadığını bilme bilgisinden ötedir. Ahlâk, mutluluktur, hüzündür. Düşünebilmektir. Varlığa saygıdır. Ahlâk, Allah’ın nefesini ciğerinde taşımaktır.

Patır patır konuşuyor insanlar. Küfür ede ede hak arıyor, adaletten bahsediyorlar. Aşağılayarak insan hakları savunucusu olduğunu söylüyorlar. Dobra diyorlar dümdüz konuşana. Başkasına sağır olanı övüyorlar. Yıllarca aynı fikirleri söyleyenleri bize dürüst diye yutturmaya çalışıyorlar. Ezberci basmakalıp kulaktan dolma ne varsa önümüze serenleri düşünce insanı diye yutturmaya çalışıyorlar. Neyse… Herkes kadar dobra olacak kadar herkesleşmedim. Herkesleşmeyi hiç sevmedim; herkesleşmek aşırı sevgiden ya da nefretten beslenir. Ve nefretiniz sizi herkes gibi ihanet etmeye sürükler. Öyle ki ihanetiniz bile makul gelir size. Yoğun sevginiz sizi kör eder, ne hayatı ne Allah'ı ve ne de kendinizi görürsünüz; bir anda nefrete dönecek olan o kör sevginiz sizi bir nesneye dönüştürür.

-Abi hani o yazıyı yazacaktın? 

-Yazıyorum ya...

Bir hayatım olduğu için, her an içinde mucizeler taşıyan bir zamanın içerisinde yolculuk yaptığım için, insan olduğum için, insan kalmaya çalıştığım için, selam alıp selam verebildiğim için, kaygılandığım, özlem duyduğum, acıktığım, dua ettiğim, öfkelendiğim, yalanı duyunca tanıdığım için iyiyim; iyi hissediyorum kendimi.

Evet, bugün şükür etme günü. Aman siz de şükredin diye yazılmadı bu yazı. Yarın başka kaygılarınız olacak, bugün canınızı yakan her şey bugünde kalacak. Oysa değişmeyen bir şey var; şükredecek ne kadar çok şey var...

Beni bugün ferahlatan ne biliyor musunuz: Ahlâk var oldukça insan var olmaya devam edecek. Yalan var oldukça insan direnmeye devam edecek. Ahlaktan bigâne, yalanla yoğrulmuş kim varsa etrafınızda, eğer onlara uyuyorsanız, siz zaten ömrünüz için asla şükredemezsiniz.

Yalana sarılan, ahlakı görmezden gelen, şükretmekten köşe bucak kaçan kim varsa etrafınızda varsın söylensinler... Sonsuzluk katili onlar. Sonsuzluğunuzda bir tomurcuk açsın istiyorsanız; kapatın kapılarınızı varlığın, hakikatin, şükrün ve… Ve iyiliğin düşmanına, dünyanın en aptal dobralarına… Çünkü onlar sevdiklerinle bile sövmeye devam edecekler...

Bazı kirler suyla geçer, bazı kirler sözle geçer, bazı kirler oruçla dökülür üstümüzden. Suya, nefese, çimene, iyiliğe ant olsun ki insan olduğum için, Allah'ın bahşettiği hikâye içerisinde bir nefeslik hükmüm olduğu için gayet mesudum.

Her türlü dobralığa maruz kalan dostlar: Üzülmeyin! Ne gam baki ne dem baki. Ve de; su akar çatlağını bulur.

Sevgilerimle.