Cânım kâri, “Gurbet insanın içindedir” diye okumuştum bir kitapta. Kim yazmıştı, ne anlatmıştı hiç hatırlamıyorum. Tuhaf neredeyse her şeyi unutmuş olsam da kitapla ilgili bu cümle hatırımda öylece duruyor. “Gurbet insanın içindedir…” Daha evvel söylemişimdir muhtemelen; “özlemek başka hasret başka” diye. İşte tam onun gibi. Uzakta olmak başka gurbette olmak başka. Onun için belki de gurbette olanlar özlemezler hasret çekerler… Belki de yanılıyorumdur, bilemem.

Eskiler dünyayı da bir gurbet saymışlar biliyor musun? İnsan asıl vatanından dünyaya gelmiş ve burada bir gurbeti yaşıyor diye inanmışlar. Hatta vatandan sürgün edilmiş gibi yaşamaya mecbur edildiklerine kanaat getirip de bu “yalan dünya” da bir lahza olsa eğleştiklerini varsaymışlar. Dünyaya böyle baktığında işte hasret içinde, gurbet içinde oluyor.

Tasavvufta Lâmekan diye bir yer vardır. Aslında olmayan, gözle görülmeyen, yürüyerek gidilmeyen bir yer… Mutasavvıflar bu dünyadan geçip de bir başka yer bulmuşlar hayallerinde kendilerine ve böyle bir isim koymuşlar. O ki bu dünya asıl vatandan uzakta kalınan yerdir o vakit bu gurbette kendilerine bir sıla, bir vatan bir mekân kurmuşlar ve inanmışlar hayallerine. Gurbet de bana işte tam öyle bir yer gibi geliyor. Belli bir yer değil, hep başka, gözle görülmüyor, ismi değişmiyor. Hasret çektiğin her yerin adı gurbet oluyor.

Mecnun’a sormuşlar “gurbet neresidir?” diye. “Leyla’nın olmadığı her yer bana gurbettir” demiş.

Yanında sevdiği olana gurbet yoktur demiş eskiler. Ben bir kitabımda şöyle yazmıştım; “Uzaklık nefsi için sevenedir; ayrılığı bilmez Allah için sevenler…” Gurbet O’nun olmadığı yerdir yani. O’nun olmadığı yer yoktur sahi lakin insan bu nisyanla malul ya, unutuyor işte. Dünya unutturuyor. Dünyanın rengine boyanıyor ve göremiyor belki de.

En azından böyle yapabilsek, böyle diyebilsek ve böyle hissedebilsek biz de. Sevdiğimi, çok sevdiğimiz, en sevdiğimizden uzak olduğumuz her yeri gurbet bilsek ve kendi içimizde götürsek Sevgili’yi en uzak diyarlara bile.

Bir de şu var; benim kanaatimce gurbet denen yer ezan sesini işitemediğin yerdir. Doğduğun yere uzak olması, yakın olması belki can acıtır, hüzünlendirir, hasret çektirir ama ezan sesi varsa o yerde orası gurbet demek değildir.

Ne diyeyim; Allah ezan sesine hasret bırakmasın kimseyi. Zira ezan sesi hürriyetin sesi, ezan sesi vatan sesi ve ezan sesi hakikatin sesidir.

Ve gurbet ezan sesinin işitilmediği yerdir.