Umut insanı diri tutar, hayata bağlar. İnsan umutsuz yaşayamayacağı gibi devletlerde umutsuz yaşayamaz.  Ülke olarak çıtayı çok yükselttik. Köhnemiş, bozuk dünya düzenine dur demek için yedi cephede, yedi düvele karşı mücadele ediyoruz.  Beklentilerimiz yaşadığımız gerçeklerin ötesine geçiyor. Aykırı oluyoruz, çılgın oluyoruz.  Gel gör ki çivisi çıkmış dünyada adam olmanın hayatta kalmanın tek yolu çılgın olmaktan geçiyor.

Birde hep bir yerden beklenti içinde olanlar var. Onların durumu tümden vahim. Bunlar öğretilmiş çaresizlik içinde “Bizden adam olmaz, biz bir şey yapamayız” der, dururlar. Kendi küçük dünyalarında yaşar, alışılmış düzenin bozulmasını istemezler. Kölenin köle, efendinin efendi olduğu kast düzeninin devamından yanadır, onlar.

Köle zihniyetli adamlardan çok çekti bu ülke. Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan batıda ne varsa alalım, batı ne tavsiye ederse emir kabul edelim zihniyeti cumhuriyet döneminde de devam etti. 20. yüzyıl bu yaklaşıma sahip adamların asrı oldu. Medenileşeceğiz, asrileşeceğiz diye bizim yerimiz batı medeniyetidir dediler, onlardan ne geldiyse başımızın üstüne diye kabul ettiler.

NATO’ya üye olduk. Ne zaman başımız sıkışsa yanımızda olmasını beklediğimiz ittifakımız, bırakın yardım etmeyi ülkemizde ve bölgemizde ki fitnenin de kaynağı olmayı sürdürüyor. 60 yıldır Avrupa kapılarında bekliyoruz. Bizimkisi kara sevda; insan ömrünün 70 yaş dolayında olduğu ülkemizde bir nesil heba oldu, gitti.

21 yüzyılın başlarında, 100 yıl sonra bir gerçeği sanki yavaş yavaş anlamaya başladık. Batılılar’ın derdi dünyada kurdukları emperyalist, köle düzeninin sürdürülmesinden başka bir şey değil. Kim ki ağanın düzenine çomak sokar kolu kırıla, boynu vurula sistemini yürütmek için ellerinden geleni yapıyorlar. İnsan olmayı, hak ve hukuku kendi başlarına bir bela geldiği zaman hatırlıyorlar. Batılılar için kendilerin başka herkes öteki…

Peki doğudan bekleyenler ne durumda? Allah’a şükür onların sayısı azaldı. Gözünü, kafasını beklentisini Moskova’ya, Pekin’e Tiran’a çevirmiş Sovyet kafalı adamlardan da çok çekti bu ülke. Milyonlarca insanı katleden Lelinler’in, Stalinler’in, Maolar’ın, Enver Hocalar’ın peşinden giden, onlar için canını feda eden gençliğimizi heba ettik. Allah’tan sistem kendiliğinden çöktü de bu komünist, sosyalist beladan kurtulduk. Hala kelaynaklar var ama onların fazla önemi yok.

Bizim yapmamız gereken şey doğunun da batının da Allah’ın olduğu bilinciyle hareket edip kendi programımızın, kendi stratejimizin peşinden koşmaktır. Beklentilerimizi Doğu’ya ve ya Batı’ya endekslemek yerine kendimize, gücümüze, imkânlarımıza ve fırsatlarımıza odaklanmaktır.

Batıya çok baktık alaca karanlıktan başka bir şey göremedik. Biraz doğuya özellikle Orta Asya’ya, Uzak Asya’ya baksak fena olmaz diye düşünüyorum. Onlara da kara sevdayla değil aklıselimle yaklaşsak iyi olmaz mı? Kısacası yapmamız gereken çoook iş var…