Ciddi bir muhalefetin olmayışı Türkiye için büyük bir talihsizlik aslında.

Bölük pörçük bir görüntü sergiledikleri yetmiyormuş gibi, inanılmaz ölçüde tutarsızlar da…

Ne yapsalar, belli bir odağın talimatlarıyla hareket ettiklerini gizleyemiyorlar.

Bu denli sakil…

 *

Dünyanın her yerinde muhalif partiler uluslararası ilişkilerde ülkelerinin çıkarları söz konusu olduğunda muhalif olmayı değil “milli” olmayı seçerler.

Bizdekiler, bırakın milli bir reaksiyon göstermeyi, bu türden hadiseleri iç politika malzemesi yapmaktan bile çekinmezler.

Böyle hastalıklı bir yapı, eminim ki, dünyanın hiçbir yerinde mevcut değildir.

 *

Birbirine benzemeyen 7 ayrı parti…

(Daha fazla var da birçoğunun irapta mahalli yok.)

Söze geldiği zaman her biri farklı bir programa sahip olduğunu iddia ediyor.

Birisi, bir terör örgütünün meşrulaşması için çabalarken, bir başkası “milliyetçilik” dendiğinde mangalda kül bırakmıyor.

Birisi, ülkeyi yıkıma sürüklemek isteyen mel’un örgüte mensubiyetleri kesinleşmiş memleket düşmanlarını affedeceğini ve tekrar devletin başına bela edeceğini deklere ediyor, bir başkası, geçmişte ülkeyi bir çıkmaza soktuğu gerçeğine gözlerini kör kulaklarını sağır edip, felaket tellallığına soyunmaktan imtina etmiyor. Geçmişte kendisine “katil” diyenlerin peşkircisini saymıyorum bile…

Elebaşlarına gelince, hepsinden beter bir çelişkiyle malul…

 *

Ülkeyi yakından ilgilendiren bir gelişme yaşandığında hepsi, mezarlığın yanından geçerken ıslık çalan kişi psikolojisinde.

Söz gelimi İsveç ve Finlandiya Rusya korkusunu gerekçe göstererek NATO’ya üye olmak istediklerini beyan ediyorlar.

Türkiye tavrını net bir şekilde ortaya koyuyor!

Terör örgütlerini (hem PKK, hem de FETÖ) destekleyen bu ülkeler için vize verilmeyeceğini açık açık ifade ediyor.

Buna mukabil sözde muhalif partiler ne yapıyor dersiniz?

Ölü taklidi elbette…

 *

CHP, göbeğinden FETÖ’ye bağlı iken nasıl ses çıkarsın?

İYİ Parti, görünmeyen ortağı HDP/PKK aleyhine ne desin, nasıl tavır alsın?

Diğer küsurat partiler, hükumeti destekleme anlamına gelebilecek milli bir duruş sergilesin de masayı mı dağıtsın?

 *

İki ucu birbirinden mülevves bir değnek…

Normal şartlarda Türkiye’nin eli güçlensin diye yekpare bir görüntü vermeleri gerekirken, hem Erdoğan güçlenir korkusuyla hem de terörist ortakları küser endişesiyle yukarıda da ifade ettiğim gibi ölü taklidi yapmayı tercih ediyorlar.

Diyelim ki, milli politikayı desteklemek bir yana, mezkûr ülkelerin NATO’ya girmesini istiyorlar.

Çıkıp açık açık deklere etsinler madem…

Yok! Buna bile cesaretleri ve yetkinlikleri yok, düşünün artık…

 *

Şimdi, böylesine mühim bir konuda ve liderlik ve ülke yönetme kabiliyetinin ölçüleceği bir hususta, ölü taklidi yapan bu niteliksiz partilerin, halk, neyine güvensin de onları alternatif olarak düşünsün?

Sanıyorlar ki, bu millet, fitne çıkartarak karartma yaptıklarını, Türkiye’nin değil de Amerika’nın, AB’nin ve terör örgütlerinin yanında durduklarını görmeyecek, anlamayacak…

 *

Ne demişti Ziya Paşa?

“En ummadığın keşfeder esrâr-ı derûnun,

Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?”