Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında soykırım suçlamasıyla tutuklama kararı çıkardı. Bu gelişme, tarihsel bir ironiyi gözler önüne seriyor. Geçmişte insanlık tarihinin en ağır soykırımlarından birine maruz kalan Yahudi halkının kurduğu yegâne devletin başbakanının bugün soykırım suçlamasıyla hakkında tutuklama kararı çıkarılması kaderin bir cilvesi olsa gerek. Malumunuz, tarih boyunca en büyük zalimler, hep mazlumlar arasında çıkmıştır.

UCM’nin kararı, uluslararası toplumda farklı tepkilere yol açtı. Almanya ve Avusturya gibi ülkeler, UCM’nin kararını uygulamayacaklarını ima ettiler. Bu tavır söz konusu devletlerin insan hakları konusundaki ikiyüzlülüğüne çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. İnsan hakları konusunda herkese ders vermeyi, parmak sallamayı adet edinmiş bu ülkelerin düştükleri çukurda debelenmelerini tüm insanlık keyifle izliyor. Bugün İsrail’in Gazze’deki politikaları, uluslararası kamuoyunun ezici çoğunluğu tarafından artık insanlık suçu, soykırım ve etnik temizlik olarak görülüyor.

Bu kararı değerlendirirken öncelikle, uluslararası hukuk ve devletler arasındaki güç mücadelesinin Filistinliler için zaman zaman fırsat pencereleri sunduğunu görmemiz gerek. Uluslararası sistemdeki dengeler ve güç mücadeleleri sonucu Filistin’i destekleyen aktörler ile uluslararası kurumlar içindeki Filistin yanlısı grupların girişimleri sonuna kadar desteklenmeli.

UCM’nin kararını değerlendirirken bu hamlenin ardındaki olası stratejik nedenlere de odaklanmak gerekiyor. Kararın zamanlaması, Trump’ın olası seçim zaferiyle ilişkilendirilebilir. Trump’ın geçmişteki aşırı İsrail yanlısı tutumları, alınan kararı tanımayacağına işaret ediyor. Aynı zamanda, küresel güç mücadelesinde Netanyahu’nun bir piyon olarak kullanılabileceği de göz önünde bulundurulmalı. Donald Trump’la bir güç mücadelesine girmiş olan küreselcilerin açıktan bir şekilde İsrail yanlısı politikalar takip eden Trump’ın kucağına pimi çekilmiş bir bomba bıraktığını söyleyebiliriz. Küreselci şebekenin, giderayak Ukrayna’daki savaşı kızıştırması da Trump’ın kucağına bırakılan başka bir pimi çekilmiş bomba.

Dolayısıyla UCM’nin kararının arkasında kesinlikle siyasi ve stratejik hesaplar yatıyor. Söz konusu durum kesinlikle Filistinlilerin bu karardan fayda sağlamayacağı manasına gelmiyor. Zira karar hangi amaçla alınmış olursa olsun, Filistinliler için adalet arayışında bir dönüm noktası olma potansiyelini taşıyor. İsrail, tarihinde ilk defa haydut bir devlet derekesine inmiş durumda. Devletin başbakanı Netanyahu’nun ismi ise artık Mladic ve Milosevic gibi soykırımcılarla beraber anılacak. Ve Netanyahu artık dünyanın önemli bir kısmına rahat bir şekilde seyahat edemeyecek. Hayatlarının sonuna kadar bu dava Netanyahu ve Gallant’ın peşini bırakmayacak. Soykırım suçu da İsrail ve onu destekleyen Batılı güçlerin tarihine başka bir kara leke olarak geçecek.