Tarım ve Orman Bakanlığı’nın organize ettiği 4. Tarım ve Orman Şûrası Ankara’da çalışmalarına başladı.
Bendenizi de “Gıda Güvencesi, Güvenliği ve İsrafla Mücadele” grubuna dâhil etmişler, sağ olsunlar.
Neden böyle bir çalıştaya gerek görüldü?
Türkiye’nin tarım ve ormancılığa ilişkin gelecek stratejilerinin ortaya konması… Türkiye'nin rekabet gücünün artırılması ve dünyada tarım alanındaki etkin konumunun güçlendirilmesi. En dikkati çekici ve en iddialı başlık bu olsa gerektir.
Evet…
Bundan önceki Tarım ve Orman Şûraları 1997, 2004 ve 2019 yıllarında yapılmış; bu amaçla dördüncü kez toplanan Tarım Orman Şurası'nda kayıtlı bin 339 üye bulunuyor. Türk tarımı ve gıda güvenliği için bin 339 gönüllüden müteşekkil bir beyin ordusu…
Şöyle özetleyelim…
Şûra; 87 farklı üniversiteden 251 akademisyen, 229 farklı sivil toplum kuruluşu, oda, birlik ve kooperatiften 355 temsilci, gazeteciler, özel sektörden 178 yetkili ve 555 uzman kamu personelinden oluşuyor.
Şûrada bir araya gelecek Türkiye gönüllüleri, gelecek odaklı bakış açısıyla tarım, gıda, orman ve su sektörlerinde gelecek 10 yılları kapsayacak planlamalar yapacak. Sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve ülkenin kalkınma hedeflerine katkı sunmak amacıyla çalışma yürütülecek.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın hayli hazırlık yaptığı belli. Zira Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli bir proje. İki gün boyunca insanlar “Türkiye için ben ne yapabilirim?” sorusuna cevap arayacak.
Umarım ve dilerim ki Türkiye için en iyi neticeler ortaya çıksın.
Mesela…
Türkiye’de taklit ve tağşiş meselesinin sona ermesi sağlansın… Mümkün mü? Zor ama imkânsız değil! Yeter ki o yola girilmiş olsun…
O yol derken?..
Arz edeyim!..
Devlet, tüketicinin yanında dursun ve durduğunu da her fırsatta belli etsin. Mesela analiz fiyatlarını bin liralardan 4 bin liralara yükseltmesin. Mesela tüketici hakem heyeti başvuru harçlarını bedavaya yakın fiyatlarda tutsun ki tüketici, hakkını aramaktan vazgeçmesin. Yazılan cezalar caydırıcı olsun ki milletin sağlığına kasteden gözü dönmüş çıkarcılar, böyle alçaklıkları bir daha aklından dahi geçiremesin.
Peki, yapılan muamele nasıl? Sadece bir örnek vereceğim, siz gerisini tahmin edebilirsiniz. Firma SSC gıda, konu zeytinyağı tağşiş listesi, bölge Aydın… Bu firma Ekim 2024 tarihinden bugüne dek tam 74 kez tağşiş listesinde yer aldı, almaya da devam ediyor! Cezalarınız, vazgeçirmiyorsa ceza olmaktan ziyade ödül gibi değerlendirilir. Aynen bu firmada olduğu gibi…
Devam edelim…
Aile işletmelerinin örgütlenmesini sağlayarak kendi kendine yeten bir Türkiye’yi yeniden inşa etmeliyiz. Piyasa dalgalanması, manipülasyon, açgözlülük, ithalat gibi kavramlara bir daha karşılaşmamak üzere veda etsek ne güzel olacak!
Gıda güvenliği sorununun kalıcı olarak gündemimizden çıkması…
Biyogüvenlik konusunda Türkiye’nin sağlam bir kale gibi duracak politikalar geliştirmesi…
Pestisit skandallarının kalıcı olarak sona ermesi…
Su kaynaklarını doğru kullanmayı acilen öğrenmeliyiz.
İsraf belasından kurtulmamız şart oldu. Sorumlu davranmamız, sorumlu tüketmemiz ve alışveriş bilincimizin gelişmesi gerekiyor. İsraf sona ermezse bu milletin sonunu getirecek!
Gıda denetimlerinde mağazası kapatılan müesses nizamın temsilcisi markaların devlete, devletin organlarına parmak sallamaya son vermesi…
Başka ne gibi beklentiler var?
Türkiye gıda ve tarım açısından tam bir üretim cenneti. Dünyanın en nadide ürünlerini bu ülkede yetiştirebilirsiniz. Doğal olarak ürettiğiniz bu eşsiz ürünleri bu toprakların insanlarına sunabilirsiniz.
Hâl böyle olmasına rağmen bal, yağlık tohumlar, hububat, bakliyat, zeytin ve zeytinyağı gibi stratejik sektörlerde Türkiye yeterli üretim bilgisine ve envanter çalışmasına sahip değil. Bu konuda çok gayret göstermeliyiz. Hem ürünlerimize sahip çıkma konusunda hem de üretimi artırıp dünyaya satma konusunda ciddi emek verilmesi gerekiyor.
Bu topraklar insanıyla, doğasıyla, toprağıyla, tohumuyla dünyaya umut olabilecek özelliklere sahip. Bu özellikleri insanlığın geleceği için kullanmak da ancak bize yakışır.