CHP bugünlerde âdeta bir dejavu yaşatıyor.
Tavırları, konuşmaları, kararları, gelgitleri ile tamamen Kılıçdaroğlu’nu hatırlatan bir CHP liderini, Özel’i izliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Yüreğin yetiyorsa çık karşıma.” diye bir haykırışını dinledim.
Şu anki hiçbir senaryoda bir aday olarak öne çıkamayan bir liderin bu tavrı bana, “Süt Kardeşler” filmindeki tiplemesiyle Şener Şen’i hatırlattı.
Bir taraftan hava atarken gerçek korkuyla yüzleşmemek için farklı bir adayı öne sürmesi, başka hangi örnekle açıklanır ki…
En başından beri şunu her platformda dile getirdim: “Eğer Sayın Özel, liderliğini herkese kabul ettiremez ve CHP’deki çok başlılığı bitiremez ise bir lider olarak siyaseten sonu aynen Kılıçdaroğlu gibi olur.”
Öyle anlaşılıyor ve süreç de teyit ediyor ki Sayın Özel, İBB Başkanı’nın dümen suyu ile başladığı yolda vites yükselterek devam ediyor.
Kendi tabanında bile zemin kaybeden ve yine kendi cenahının önemli gazetecileri tarafından dahi, “Lider değil.” suçlamalarına muhatap olan Özel, yeni bir Kılıçdaroğlu olma yolunda çok hızlı bir şekilde ilerliyor.
CHP’nin başına hangi koşullarda geçtiği konusu, parti içi isimler tarafından deşifre edilen bir lider, bu imkânı kendisine sağladığı iddia edilen İBB Başkanı’na karşı büyük bir vefa sergiliyor gibi.
Eğer bütün iddialar doğru ise “Bugün para alan yarın emir alır.” sözünü bir defa daha teyit etmeye çalışıyor gibiler.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın -partiyi bölmeden- nasıl devre dışı bırakılacağı konusu çözülemediği için kartını da net gösteremeyen Özel, çok büyük bir açmazın da içinde şu günlerde.
Kendilerini hukukun üstünde görenlerin hezeyanlarını savunan Özel, bu yönüyle de tıpkı Kılıçdaroğlu gibi davranmaya devam ediyor.
17-25 Aralık sonrasında FETÖ’nün yayın organlarından “basın özgürlüğü” naraları atan Kılıçdaroğlu görüntüsü, bugün Özel tarafından farklı ihlallerle ilgili olarak temsil ediliyor.
Özel, PKK iltisakları açık isimlerin yerine atanan kayyımlara siper olmak ya da haberleşme gizliliğini ihlal eden gazetecileri savunmak gibi çok talihsiz bir taklidin de tutsağı oluyor.
İBB Başkanı’nın hırsları, Özel’i siyaset sahnesinde çok ilginç bir yere taşıyor.
Eğer böyle devam ederse bırakacağı iz, bir “kukla genel başkan”ın ötesine geçemeyecek.
Türkiye için hiçbir merhem öneremeyen, belediyeleriyle yüz akı oluşturamayan CHP, öyle anlaşılıyor ki yine aday tartışmasını gündemde tutarak yol alacak.
Bu sayede beceriksizliklerini değil de adaylarını konuşturarak bir perdeleme hareketi yürütecekler.
Hizmetten bahsederken hizmet edemeyen yanlarını ideolojik yüklemelerle telafi etmeye çalışacaklar.
Siz süreci nasıl görüyorsunuz bilemiyorum ama ben gerçekten de bir dejavu etkisiyle ikinci bir Kılıçdaroğlu dönemi görüyorum.
Bu CHP, eski CHP…
Özel’in partideki konumu ise Reinhart Kosellek’in konuşmaya yüklediği anlamdan daha fazlası değil.
Kosellek’in “Hiçbir konuşma, anlattığı eylemin kendisi değildir.” sözü, parti adına konuşan Özel’in de konuşmacı olma dışında partide olup bitenle ilgili olmadığı anlamını çağrıştırıyor bize.
Başka bir ifadeyle; tarihi anlatan ama tarihi yapmayan bir dil gibi…
İşte Özel de CHP’yi anlatmaya çalışıyor ama CHP’yi inşa etmiyor/edemiyor…
En azından şu anki görüntü tam da böyle…