Gerçekten yeter artık! Görmek de duymak da dayanmak da çok zor artık. Hepimizin gözleri önünde gerçekleşen bütün bu olanların hesabını nasıl vereceğiz ve bu veballe nasıl yaşayacağız hiç bilmiyorum…

Bütün dünyanın katilleri, yamyamları, barbarları hep bir olmuşlar; Müslüman mazlum kardeşlerimizin tepelerine çökmüşler, ölüm götürüyor ve kan kusturuyorlar. Zulmün de küfrün de milleti bir ve tekmiş; yine ve yeniden anlıyoruz. Batılı devletlerin başkanları sıra sıra gidip katillerin elini sıkmak için koştururken bizler ne yapıyoruz? İzliyoruz ve uzaktan ağlıyoruz. Çok zor ve çok acı.

Filistin’de babalar, çocuklarının cansız bedenlerini poşetlerin içinde taşıyorlar. Anneler ölürken çocukları onların yüzlerine bakıyor. Küçücük masumlar, kardeşlerine şehadet getirtiyor. Ailelerin soylarını yok ediyorlar. Bir aile, geride kimsenin kalmaması korkusu ve ihtimaline karşı parça parça saklanıyor bu katliamdan; soyumuz tükenmesin, bir kısmımız ölürse gerisi yaşasın diye…

Ölenlerin kimlikleri belirlenemiyor ve bunun için Filistinli anne babalar, bir çözüm yolu olarak çocuklarıyla oyun oynar gibi, onların isimlerini ve kim olduklarını ellerine, kollarına yazıyorlar. Bunu, kalemlerin sivri uçlarının canlarını yakmasından bile korktukları ve sakındıkları çocuklarının cenazeleri bulunduğunda kim oldukları anlaşılsın diye yapıyorlar.

Yıllar evvel yaşananları yine ve yeniden yaşıyoruz biz. Hatırlayın; Bosna’da sadece Müslüman oldukları için öldürülen çocuklardan biri korkusundan titrerken annesine şöyle sormuştu; “Anne, çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi?”

Yine aynısı oluyor ve bizler yine aynı şeyleri yaşıyoruz. Taşıması da anlatması da yazması da çok ağır.

Biz nasıl yaşayabiliyoruz Allah’ım! Bunca acıya nasıl katlanabiliyoruz? Bunca zulme nasıl dayanabiliyoruz? Yetemiyor ve yetişemiyoruz, durduramıyoruz. Sen yardım et ve sen gönder bir çare, zira biz çare olamıyoruz.

Ya hepimizi birden uyandır bu kâbus dolu uykudan ya da hepimiz birden uyuyalım.

“Kudüs ve Mescid-i Aksa zalimlerin işgalinde oldukça ben nasıl olur da gülebilirim, nasıl yemek yiyebilir ve nasıl uyuyabilirim?” diyen Selahaddinleri yeniden gönder bize, zira artık dayanmak çok zor…