Günlerdir gördüklerimiz yaşadıklarımız bize bir kez daha bir şey gösterdi ki bize bizden başka dost yok. Ama bir şey daha var ki dünyanın belki hiçbir yerinde kendi içinde bu kadar düşmanın barındığı bir başka ülke de yok.
Memleketin her bir yanında ormanlar yakılıyor. Kim neye inanmak istiyorsa istesin ve ona inansın lakin aynı anda ve sistematik olarak çıkarılan bu yangınların sadece bir tesadüf eseri olduğuna inanmak ya bir zekâ geriliğinin ya da apaçık bir ihanetin tezahürüdür. PKK denen terörist örgüt ve onların bir çeşit uzantıları hem de sadece siyasi değil, paralı gazetecileri, tasmalı iş adamları, sosyal medyadaki kimden ve nereden olduğu belirsiz trolleri ile topyekûn hepsinin bir yerinde olduğu sabotaj bu.
Adam gazeteciyim diye çıkıp da “hükümetin gitmesinin artık tek yolu kaldı ya sokaklara döküleceksiniz ya her bir yanı yakacaksınız başka çare kalmadı” diye konuşuyor. Görünürde adama benziyor, öyle çıkıp da teröristlerin mecralarında falan da değil kendini halk diye adlandıran kanallarda konuşuyor. Peki ne oldu bu adama? Hiçbir şey! Açı açık provokasyon çığırtkanlığı yapan bu herife ben buradan hakaret etsem mahkeme mahkeme dolaşırım ama bu ve benzeri adamlar memleketi tehdit edip de oradaki buradaki itlere sinyal çakıp gidip kenardan keyifle izliyorlar. Böyle iş mi olur Allah aşkına? Alın şunları işte, sorun sorgulayın. Hain bunlar, hem de pislik çukurunun içindeler.
Bir de duyar kasıp da orada burada “doğa sevgisi” kasan adına sanatçı denenler var. Neredesiniz ulan? Hanginiz çıkıp da tek kelime ediyorsunuz? Hanginiz elinize bir tas su alıp da yangına koşuyorsunuz? Hanginiz Allah aşkına bu memleket için tek bir taş koyuyorsunuz? Suç sizde değil ki size prim verip de tepemize çıkaran kim varsa onlarda; bizde hepimizde.
Şimdi bir de sosyal medyada akım başlatıp da yurt dışındakilerden yardım isteme furyası çıktı. Ajanslara para basıp şişiriyorlar bunu, sosyal medya fenomenleri denen asalak güruhuna paylaştırıyorlar. Birileri de kendini buna meze ediyor. Kardeşim bu hastalıktan vazgeçin artık; ateşi elinde tutandan yardım dileniyor, celladınıza âşık oluyor, katilinizden medet umuyorsunuz.
Biz bu coğrafyanın son umuduyuz. Son kalesiyiz asırlardır süren bir kutlu yürüyüşün. Farklılıklarımızdan çok birlikteliklerimiz var bizim, aynı geminin içindeyiz hepimiz ve bu geminin adı vatan… Şayet o gemi su alırsa hepimiz batacağız, hepimiz yiteceğiz. İşte bunun için, bütün bunlar için şu son birkaç günde olanları unutma güzel ülkem.
Farklılıkları, ayrılışları, ayrışmaları unut! O kimden, bu neci, şu nereli diye düşünmeyi unut! Siyasi farkları, dünya görüşlerini unut! Bizi birbirimizden ayıran, uzaklaştıra, farklılaştıran ne varsa ve olmuşsa hepsini unut. Zira bir olursak, birlik olursak, beraber olursak karşımızda duracak, vatana dokunacak bir tek güç olmadığını hepimiz gördük ve görüyoruz.
Bu cennet vatanı cehenneme çevirmek isteyenlere Sen fırsat verme Allah’ım…