Bursa Pınarbaşı Mahallesi’nden çıkıp İstanbul Radyosu’nda ses sanatçısı olarak çalışan Müzeyyen Senar’ın kapısı soğuk bir aralık sabahında çalar. Gelen Nubar Tekyay, “Hadi kızım, çabuk hazırlan. Atatürk bizi Dolmabahçe Sarayı’nda bekliyor.” der.  

Dolmabahçe Sarayı’na giden Senar, Atatürk ve yanındaki devlet erkânına konser verir. Senar, bu ilk buluşmadan sonra iki kez daha Atatürk’e özel konser verir. 

Rivayet odur ki bu konserlerin birinde Atatürk, “Kızım ayda kaç para kazanıyorsun?” diye Senar’a sorar. “2 bin lira efendim.” cevabını alan Atatürk, “İyi para. Bak buradaki bakanların, mebusların maaşları o kadar değil. Çeşme akıyorken testini doldur.” diyerek tavsiyede bulunur.  

Atatürk’ün bu üç konser için Senar’a bir para verip vermediği ya da kaç para verdiği konusunda bir bilgi yok. 

Müzeyyen Senar 2015’te vefat etmeden önce bazı ünlü sanatçılarla düet yaparak elde edilen paraya ihtiyaç duyacak kadar testisi boş bir şekilde aramızdan ayrıldı. 

Mansur Yavaş’ın milletin parasıyla “sözde sanatçıların” testisini doldurmak için ödediği yüz milyonları görünce Türk Sanat Müziği’nin “divası” Müzeyyen Senar’ın “boş testisi” aklıma geldi. 

ÇEŞME AKARKEN TESTİLERİNİ, CEPLERİNİ, KASALARINI DOLDURUYORLAR 

İsraf edilen yüz milyonların belgesinin cumhurbaşkanı adaylığı için yarışan İmamoğlu’nun fonladığı medya tarafından gündeme getirilmesini, İmamoğlu ile Yavaş arasındaki adaylık kavgasını, Özgür Özel’in de elini ovuşturarak bu kavgayı seyretmesini halkımız da hayretle izliyor.  

“Her şey çok güzel olacak” sloganıyla 2019’da belediye başkanı olan İmamoğlu’nun beş yılda şarkı, türkü, çalgı, çengi işlerine beş milyar (eski parayla beş katrilyon) harcadığını duyan Yavaş durur mu? 

Yavaş da “sözde sanatçıların” testisini, temmuzda 20 milyona kurdukları sahneyi ekimde 60 milyona kuran organizasyon şirketlerinin cebini ve “adaylık fonunun” kasasını doldurmak için saçıp savurmuş. Milletin karşısına çıkıp utanmadan, “Bu paralar çok mu?” diye soran Mansur Bey insafınız kurusun. Gelin, sizinle birlikte “testilere”, “ceplere” ve “kasalara” akıttığınız milyonların ne kadar büyük paralar olduğuna bakalım. Dört gün için millettin 94 milyonunu saçıp savurmuşsun ya… 

“Çok mu bu para?” dediğin para, cumhurbaşkanının tam 513 aylık, bakanların 546, genelkurmay başkanının 723, senin ve İmamoğlu’nun tam 534 aylık maaşı demek! 

Peki, sürekli edebiyatını yaptığınız asgari ücretli, emekli, polis, öğretmen, hâkim ve doktorlar için ne ifade ediyor bu milyonlar? 

Emeklinin 7 bin 520, asgari ücretlinin 5 bin 530, polisin 2 bin 43, öğretmenin 2 bin, hâkimin bin 44, doktorun 913 aylık maaşı demek! 

Dört günde testilere, ceplere ve kasalara peşkeş çektiğiniz “halkın” milyonlarının özeti budur. Siz hangi hakla “Aç, aç” dediğiniz milletin parasını har vurup harman savuruyorsunuz? Müzeyyen Senar bülbül gibi şakırken testisini dolduramadı ama bazı belediye başkanları; başkanlıkları devam ederken testileri, cepleri, kasaları iyi dolduruyorlar. 

“Millet aç, aç”, “Az laf, çok iş”, “Her şey çok güzel olacak” diye seçim kazanan Yavaş ve İmamoğlu’na hatırlatayım; halkımız hırsız ve hortumcu politikacılara devleti teslim etmez. Hele de milletin parasıyla siyasi ikbal peşinde koşanları hiç sevmez!