Her şey, “Her şey çok güzel olacak!” dediğinde başladı. Seçimi kazandıktan sonra; “Bak ben sana bir şey söyleyeyim mi? İstanbul nimet nimet.” dediğinde kimse ne demek istediğini anlamamıştı. Ama devlet, “her şeyin güzel olup olmadığını” ve İstanbul’un “nimet” olmasının ne demek olduğunu anlamak için devreye girmişti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “hırsızlık, irtikâp, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, terörün finansmanı, kişisel verilerin usulsüzce elde edilmesi ve haksız kazanç” gibi cürümleri işlemek üzere bir örgüt kurulduğunu, bu örgütün bu suçları işlediğini ortaya çıkarırken emniyet, MASAK ve cumhuriyet savcılarının ulaştığı tanık, bilgi ve belgelerle ortaya koydu.

Savcıların iddiası CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bu örgütün elebaşı olduğu yönünde. Bu iddialar mahkeme tarafından da “doğru” kabul edilerek CHP’nin üç belediye başkanı tutuklandı.

CHP’nin başlattığı sokak terörü, başkanlarının bu suçu işlemediklerini, masum olduklarını göstermez. Suçlu ya da masum olup olmadıklarına bağımsız yargı karar verecek.

CHP ve Özgür Özel, sokağa çağırdıkları teröristlerin devletin polisine saldırmasıyla, kamu malına, camilerimize, tarihî mezarlara zarar vermesiyle, Ramazan ayında cami bahçesinde içki içen terör örgütü vandallarıyla belediye başkanlarını işledikleri suçlardan kurtaramaz.

CHP ve Özel, başkanlarının masum olduğuna, yolsuzluk yapmadıklarına, rüşvet almadıklarına, ihaleye fesat karıştırmadıklarına, terör örgütüne finansman sağlamadıklarına inanıyorsa halkın karşısına çıkıp savcıların ortaya koyduğu belge ve bilgilere cevap vermelidir.

Milletin parasını çalmakla, terör örgütüne finansman sağlamakla suçlanan CHP’li belediye başkanlarını; CHP’nin sokak teröristlerinin, Cumhurbaşkanımızın rahmetli annesine, ailesine küfretmesiyle, cami duvarına işemesiyle, Osmanlı mezarlarını yıkmasıyla, polisimize asit atmasıyla kurtaramazsınız!

Özgür Özel, Şehzadebaşı Camii’nde teravih namazı kılanlara “domuz bağcıları” diyecek kadar Müslüman düşmanlığı yapacağına “yolsuzluk, hırsızlık, terör örgütlerine üye ve finansal yardım yapma” iddiasıyla İstanbul’da tutuklanan altı belediye başkanı hakkındaki suçlamalara cevap versin.

Millet sizden camide namaz kılan Müslümanlara “domuz bağcıları” hezeyanınızı değil, belediye başkanlarınızın çaldığı iddia edilen 562 milyar liranın akıbetini öğrenmek istiyor. Bu 562 milyar liranın size, CHP’ye, terör örgütlerine, İmamoğlu’na, belediye başkanlarınıza gidip gitmediğine açıklık getirmenizi istiyor.

CHP’nin bu sokak teröründen elde ettiği tek şey Türkiye ekonomisine verdikleri milyarlarca dolarlık zarardır. Özel’in, yerli ve millî markaların boykot edilmesi çağrısı, yabancı basına yaptığı “alçakça” açıklamalar bu zararı daha da büyütmek istediğini gösteriyor. Hükûmetin ekonomiyi düzeltme çalışmalarına zarar vermek istemek ancak devlet ve millet düşmanlarının arzusu olabilir.

CHP’nin sokak terörüyle yapmak istediği, “hırsız” başkanlarına dokunulmaması. Oysa dünyanın hiçbir yerinde “hırsız” belediye başkanlarına dokunmayın diye gösteri yapılmaz. Bilakis halk parasını çalan “hırsız” belediye başkanlarına karşı “temiz eller” operasyonu yapılması için sokağa dökülür.

Birileri bunun için değil, “hırsızıma” dokunma, diye sokak terörü başlatmışsa, ekonomimize zarar veriyorsa, İslam’ın mabedi camilere saldırıyorsa, Cumhurbaşkanımızın ailesine ve rahmetli annesine “alçakça” ve “aşağılık” bir şekilde saldırıyorsa; bunun sorumlusu olan CHP ve sokağa sürdüğü teröristlerden hesap sormak da bu saatten sonra devletin “namus borcudur”!..