Garip bir sessizlik var. Bilmiyorum herkes mi böyle hissediyor ya da sadece bu durum benim için mi geçerli ama tuhaf bir durgunluk ve değişik bir sessizlik var memlekette. Yani şöyle de düşünebilirim aslında; uzunca bir zamandır pek çok açıdan yaşadığımız yoğun gündem ve gürültüden çıkmış olmanın verdiği bir hâl de olabilir bu.

Sanki şimdiye kadar herkes, her şey için çok fazla konuştu hatta söylememesi gereken çok şeyi bile söyledi de geriye neredeyse hiçbir şey kalmadı gibi. Konuşmak istese de konuşacaklarını tüketti ya da kimsenin kimseyi dinlemeye tahammülü bile kalmadı. Bilmiyorum öyle mi ama ben tam olarak böyle bir durum hissediyorum.

Sessizliğin ve sükûnetin güzel olduğuna inananlardanım aslında. Ama bu işte bir gariplik var. Bu susmak, sessiz olmak ya da sükûnet değil. İllaki bir isim bulacaksak bana daha çok atalet gibi geliyor. Bir boşvermişlik, umursamazlık durumu sanki. Özellikle son seçimlerden sonra -taraf düşünmeden ve ülkedeki herkesi kastederek söylüyorum- herkeste bir durgunluk var ki bence “durgunluk” bu durum için hafif ve insaflı bir kelime. Vazgeçmiş gibi insanlar. Her ne yapıyorsa ondan vazgeçmiş gibi. Yeteri kadarını ve mecburen yapar bir hâli var herkesin. Ve bu durum sadece bir yerde ya da sadece birilerinde de değil. Nereye gitsek, kiminle konuşsak hep böyle ya da bana denk geliyor, bilemiyorum.

Bunun ne veya neden olduğunu açıklayacak pek çok cümle kurabilirim aslında. Bir kısım insan umudunu kaybetti diyebilirim, bir kısmı da maksadını kaybetti ya da amacına ulaştı da derdini kaybetti ama bunların hepsinin dışında, bir kısım insan kendini kaybetti gibi geliyor bana. Hissiz, tepkisiz ve sessiz kalıyor bazıları ve sanırım bunu bile isteye yapıyorlar. “Aman artık ne olursa olsun” cümlesini duymasam da pek çok kişinin yüzünde görebiliyorum bu cümleyi. Korkutucu da bir şey bu aslında. Çünkü standardında devam eden bir ülke ve bir hayat kimseyi rahatsız etmiyor. Oysa bence standart sorunludur. Aykırı sesler ve ayrı renkler arar insan ve onlarla doğan hareket neticede bir fayda sağlar. Başaramasanız da denedik dersiniz. Evet, doğru yer burası bence; başarmak meselesine o kadar çok takıldık ki ve o kadar çok önemsedik ki; denemek denen durumun kıymetini unuttuk ve sonuçta da denemekten yani belki de gayret etmekten vazgeçtik.

Bir daha söylüyorum; beni bu sessizlik korkutuyor. Yani ülkenin tamamı bir kenara çekilmiş, uyuyor gibi hissediyorum. Uyanmak isteyen falan da yok.

Oysa insan; korkuları, ümidi ve gayreti kadar vardır. Hayatın bir manası da buydu ve olmalıydı da zaten. Her biri sıradan; açıkçası “ne gerek var” denen hâllere dönüştü.