Trump, ezici bir çoğunlukla seçimi aldı.

Türkiye için kısmen iyi bir gelişme; ehvenişer diyebileceğimiz türden.

Trump’ı Türkiye için tercih edilebilir yapan şey, diyalog kurulabilir olması.

ABD ile bir süredir diyalog zemini kalmamıştı diyebiliriz. Devam eden gerginliğin nedenini hatırlamak lazım.

Türkiye’nin bağımsız dış politikası, emir almayan tavrı ve özgün duruşu; bu nedenlerin temelini oluşturuyor.

Türkiye’nin hemen güneyine kondurulmak istenen yapay bir terör devletine, Türkiye tarafından gelen itiraz canlarını sıkıyor. Üstelik bu ‘teröristan’ projesinin Türkiye’den de toprak koparma gibi nihai bir hedefi varken.

Trump için diyaloğa açık nitelemesini yaptım ama bir o kadar da öngörülemez bir tipoloji.

Ne zaman, ne yapacağı belli olmuyor. Tüccar kafalı ve çoğu zaman düz mantık düşünmeyi tercih ediyor. Kaba ve sıra dışı çıkışları ise diplomasi teamüllerine darbe vurucu etki oluşturuyor.

İşte bu nedenle kimse “Trump’ın gelişi muhteşem oldu.” demiyor ve fakat Kamala’nın gelmeyişi iyi oldu diyebiliriz.

Sadece ve sadece “olmayan koşulları oldurma ihtimali”ne karşın tercih edilebilir bir profil Trump!

 

NELER OLUR?

Peki Trump’ın gelişiyle hangi ülkeler zorluk yaşayacak?

Biden ve Demokratların iş birliği içinde olduğu İngiltere ile ABD’nin arası açılacaktır. Trump ile birlikte en fazla Çin sorun yaşayacak. Sonrasında İran ve Pakistan sırayı alabilir.

Peki, biz hangi konularda dikkatli olmalıyız?

Türkiye, ABD ve Rusya’nın yakınlaştığı zamanlarda teyakkuz hâline geçer ve yansımalarına dönük hazırlık sürecine girer.

Savaşların bitmesi elbette Türkiye’nin barış diplomasisinin öncelediği bir konudur.

Kuzeyde Ukrayna ile Rusya arasında inşa edilecek huzur zemini Türkiye’yi hoşnut eder. Bu noktada “Avrupa Birliği, Avrupa ülkeleri ve NATO düşünsün.” deriz.

 

FİLİSTİN’DE ESAS MESELE

Güneydeki mesele hepsinden daha girift.

Trump’ın “Savaşları bitireceğim” mottosunun yansıması Filistin meselesine nasıl etki eder?

Trump “iyi siyonist” diyebileceğimiz türden İsrail yanlısı. Netanyahu ile geçinir veya geçinmez ama neticede İsrail’in önünü açma çabası Biden gibi Trump’ta da olacaktır.

ABD’nin devlet politikası olarak düşünebiliriz bu yaklaşımları.

Bu süreçte Suudi Arabistan, BAE, Mısır gibi Arap ülkelerinin İsrail ile uzlaşma ve “normalleşme” süreci güçlendirilecektir. Uydu ve seküler bir Filistin devleti kurma projesi, Gazze’de oluşan “saha gerçekliği” nedeniyle işgalin ABD tarafından tanınması ve Gazzelilerin çeşitli bölgelere sürülmesi planları hayata geçirilmek istenebilir.

Yani Trump eğer Gazze’de “savaşı bitirecek” ise bu hangi koşullarda, nasıl bitirmek isteyeceği ile çok alakalı. Yani oluşturulmak istenen sonuç, kadim Filistin meselesinin işine yarayacak ve kazanım olarak tarihe geçecek mi? Esas mesele bu!

VE HAREKÂT BEKLENTİSİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terörle mücadele mesajı gündemi takip edenlerin dikkatini çekmiştir. Erdoğan, “30-40 kilometre derinlikte, güvenli bölge yaratmakta kararlıyız.” ifadelerini kullandı.

Trump’ın göreve yeni başlangıç sürecinde, taşlar tam yerine oturmadan harekât yapılması yönünde büyük beklenti var.

Orta Doğu’da sınırların tartışılır olduğu bir dönemdeyiz.

Sınırların yeniden şekillenme sürecinde ABD’nin, İsrail’in, Rusya’nın, Fransa ve İngiltere’nin at oynattığı coğrafyada, halklar millî ve yerli anlayışa sahip olmayan liderleri nedeniyle büyük bir sıkışma ve sıkıştırılma süreci yaşıyor. 

Gazze ise düşmandan daha çok imkânsızlık ile mücadele ediyor. Devlerle güreşen Filistin, çok büyük oyunların oynandığı ve fitne filmlerinin çevrildiği bir sahada, büyük resimde davasını sürdürmeyi başarabildiği için takdiri hak ediyor. Gazze ise siyonizmin Nazi zihniyetiyle eş değer olduğunu ispatlayan bir mücadeleyi vermekte aylardır.

Umarım dünya halklarını uyanışa sevk eden bu mücadele, yeni süreçte kazanımla taçlanır.

Umarım Türkiye gerekli hamleleri, doğru zaman ve zeminde, doğru yöntem ve usullerle hayata geçirir ve şeytanın hileli faaliyetlerini son buldurur.

Yaşasın Türkiye, yaşasın Filistin ve tüm mazlum halklar!